3 Ekim 2008 Cuma

L. Fabiano


2 ameliyatlı dizinden Drogba sakatlandığı gibi L. Fabiano demeye başladı İngiliz basını. Drogba'nın önümüzdeki yaz Milano'ya gideceğine kesin olarak bakan İngilizler Ocak ayında L. Fabiano'nun Chelsea'ye transfer olacağını konuşuyor. La Liga'da geçen sezon Güiza'nın ardından 24 gol sallayan Fabiano'ya Scolari'nin hayranlığından bahsediliyor. Bu sene Deco ve 33'lük Mineiro gibi Brezilya doğumluları kadroya katan Scolari'nin ilk bomba transferi olmaya aday Fabiano. ŞL'de oynayabilecek durumda olması da tadından yenmez kıvama getiriyor kendisini. Sheva ve Pizarro performastan emekli, Anelka ne kadar atarsa atsın o takımın adamı değil, Kalou esas çocuk değil. Ben o takıma bir tane Fabiano koyarım yanına da bir tane Drogba koyarım ya neyse. Yanlış yerden vuruyor bence basın. Fabiano'dan Chelsea'ye gelirsek. Essien 6-7 ay yok. Deco 1 aylığına sakatlandı. Carvalho 1 aylığına yok, Alex oynuyor Terry'nin yanında. Drogba en 3 hafta yok diyorlar. Takımın malzemecisi olarak bir de ben sakatlanayım tamam olsun bari. Yahu Fener'de bir Marco gitti yerine koyamadılar. Deyvit ve Vederson sakatlandı ortalık karıştı. Gemi hala su almaya devam ediyor. Sen zaten sadece Semih ve Güiza ile yola çıkmayı göze almışsan Semih ya da Güiza'nın yolun bir tarafında seni 3-4 haftalığına bırakacağını bilmen için "kahin" olman gerekmiyor. Hala Aziz Yıldırım ve ekibi ışıklarla uğraşsın. Barcelona maçındaki gibi hepten gitmesin de elektrikler. Sonra Galatasaray pankartı yapıştırıyor "Ebediyen karanlığa gömülün" diyerek. Gerçekler zamanla anlaşılır. Nereden nereye geldik gene.

Serpil Hamdi Tüzün


Futbol Ekstra'nın Ekim sayısında M. Tahir Kum'un Serpil Hamdi Tüzün'le röportajı var. Orada şöyle diyor Sn. Tüzün "Duran toplarda sadece Türkiye'de değil dünya futbolunda büyük yanlışlar olduğunu düşünüyorum. Böyle atılan tesadüfi gollere karşıyım. Goller bu kadar kolay atılmamalı. Ceza alanında 15-16 kişi, içeri sert vur, birine çarpsın, gol olsun, bu kadar ilkel bu kadar basit. Oysa goller akılla atılmalı. Ortak akılla. Hesap basit. Sahada kaleciler hari. 20 oyuncu var. Yaklaşık 7000 metrekarede. Yani bir oyuncuya 350 metrekare alan düşüyor. Ceza alanı içi yaklaşık 450 metrekare. Orada bir sürü oyuncu. Burada bir yanlışlık var. Beyinde 125 milyar hücre var. Bizler daha iyi goller izlemeye layığız. Barajların 5 metreye indirilmesini savunuyorum. Böyle basit gollere son verilmeli. Futbol sektörünün karar vericileri üzülmesin az gol atılacak diye. Ofsayt taktiği sonucu yenilen trajikomok goller varken, rakip ortalarına izin veren beklerin hediyesi goller varken, ezbere verilen paslar yüzünden kaptırılan toplardan yenen goller sürdükçe goller hiç bitmez. Beklerin tek düşüncesi vardır, çalım yememek, rakibin onu topla geçmemesi. Onun dışında rakibin orta yapıp yapmaması beki fazla ilgilendirmez. Savunma için mühim olan rakibin değil, topun oradan geçmemesi. Eğer bir bek karşısındaki oyuncuya orta yaptırıyorsa ve o ceza sahasına giden top gol oluyorsa birinci suçlu orta yaptıran bektir. Bizde stoperler değil, bekler daha yetersiz. Goller bu kadar kolay atılmamalı. Atılan gollerin çoğu karşı tarafın hatalarıyla oluyor.


Çiftçi memleketinden gelmeme rağmen şu metrekare hesabını şimdiye kadar hiç yapmadım. Değişik bir düşünce. Saniyede 88 hareket yapan beki de bulmak çok kolay değil. Ama bekin beynine bunu çakmak 3'ünden birinde başarı sağlamasını sağlamak için yeterli bence. 3'te 0'dan iyidir. TSL'de yılda frikikten kaç gol atılıyor diye sorarsanız valla ben bilmiyorum. Ama çok da fazla bir şey kaybetmeyiz diye düşünüyorum. Yahu ben neler diyorum? İşin özeti...2 Avrupa Şampiyonuluğu bir de Avrupa 2.liği kazandıran adamı dinlerim. Katılırım, katılmam ama dinlerim. Riva'da Milli Takım seçmelerinde hayatımda ilk defa çim sahaya çıkmışım. Serpil Hoca'da ellerini kavuşturmuş seyrediyor. 22 kişiden sadece bir kişiyi aldı, 80 dakikanın üzerine bir yarım saat daha oynattı. Ben de kenarda durdum bu adamın benden ne fazlası var diye seyrediyorum. O adam orta sahanın solunda oynuyordu. Çizgiyi 60 metre kullanmaya çalışıyordu çünkü o zamanlar A Milli Takım 3-5-2 oynuyordu. Ginolavari değildi ama sağdan tek orta gelmedi. Dili bir karış dışarıda bitirdi maçı. Kim gibiydi derseniz Hakan Ünsal'ın bir alt modeli idi.

Torcida




Bu adamların tribün görüntüleri daha önce bazı blog sitelerinde yer aldı. Biz de bu görselleri bloga koyalım dedik. http://www.torcida.org/ sitesinden Hajduk taraftarının marifetleri ve geri kalan dövmeleri takip edilebilir. Grobari ve Delije ile salacan Hollanda'daki gibi boş bir araziye yesinler birbirlerini. Emanetleri de girişte toplayacaksın. Delije'nin genç ve cesur çocukları gibi olsun ortam. Horde Zla'da bir tarafıyla gülsün. Hırvatistan-Türkiye maçından sonra Almanya'ya dönerken arkadan gelen Türk arabalarının lastikleri patlasın diye çivi atan güruhla aynı güneşte ısınmış arkadaşlarımız.

Çocuklar İnanın 2


1 Eylül günü yazılan ve üzerinden aşağı yukarı 30 gün geçen bir post.
Neydim, ne oldum, ne olacağım. İnanamazsın...Gördüklerine...

UEFA'da torbalar


Torba 1: AC Milan, Sevilla, Valencia, Benfica, Schalke 04, CSKA Moscow, Tottenham Hotspur, Hamburger SV

Torba 2: VfB Stuttgart, AFC Ajax, Olympiakos, Deportivo La Coruna, Club Brugge, Spartak Moscow, Paris St. Germain, Heerenveen

Torba 3: Rosenborg, Udinese, Feyenoord, Sporting Braga, Slavia Praha, Manchester City, Galatasaray, Sampdoria

Torba 4: Hertha Berlin, Nancy, PartizanFC, Copenhagen, Dinamo Zagreb, Standard Liege, FC Twente, Metalist Kharkiv

Torba 5: Portsmouth, Racing Santander, St. Etienne, Lech Poznan, Zilina, NEC Nijmegen, Wolfsburg, Aston Villa


Atletico, Fiorentina ve son durumundan sonra Anarthosis'in 4. torbadan kuraya girerek yarattığı "haksız rekabet" ortamının bir benzeri de burada var diyebiliriz. Misal Portsmouth, Villa, Wolfsburg...Hatta Racing. 2. torbanın 3-4 takımına bakarsanız ne demek istediğim daha fazla netleşecektir. Milan-Ajax-Galatasaray-Copehhagen-AstonVilla da grup CSKA-Brugge-Galatasaray-Nancy-Zilina da grup. Ama hepsinden de öte Galatasaray'ın durumu. Kolay grup, zor gruptan öte önemli olan burası. "Biz bunları çiğ çiğ yeriz" diye başlarsak midemize oturuyor.

Ketsbaia' nın Hocalık Kariyeri


"Kıbrıs Rum Kesimi 1.Lig'nde de zirvede yer alan Anorthosis, yaptığı 4 maçta aldığı 4 galibiyet ve topladığı 12 puanla liderlik koltuğunda oturuyor. Kadrosunda ünlü bir isim bulunmayan Anorthosis'in teknik direktörlüğünü ise Gürcü teknik adam Temuri Ketsbaia yapıyor.

Temuri Ketsbaia'nın çalıştırdığı ünlü takımlar arasında ise Newcastle United, Dundee ve AEK var."

Son bölüme kadar herşey güzel Hürriyet' in haberinde. Ketsbaia' nın çalıştırdığı ünlü takımlar bölümüne kadar! Sakın bunlar futbolcu Ketsbaia' nın oynadığı takımlar olmasın canım arkadaşım? 2006' ya kadar top oynadı Ketsbaia. Son senelerinde de Anorthosis' de hem hocalık hem de oyunculuk yapıyordu. Bundan önce de haberde bahsi geçen takımlarda futbol oynamışlığı var Ketsbaia' nın. Ama haberi hazırlayan üşenip de bir araştırmasını yapamamış ki. Ya da Ketsbaia diye aratmış çıkan sonuçları da adamın hocalık kariyeri sanmış. Neden, çünkü futbol oynadığını bilmiyor adamın. Hürriyet' in okuyucuları da haberin altındaki yorumlarda şike teorileri ortaya atıyor bir yandan, okuyoruz.