24 Eylül 2008 Çarşamba

Carlos Luciano Da Silva


Ne Essien'miş. Chelsea onun yokluğunda rotasyonla nasıl daha az sorun yaşarım derdinde. Obi Mikel'i kaybetmemek için Scolari açıklamalarında dikkatli sözler sarfetmiş. "Bu 33'lük Mineiro'yu aldık. Aldık ama bi sor neden aldık. Bütün yük Obi Mikel'in üzerinde. Sil süpür falan. Yazık. Deco'nun da sakatlığının durumu hakkında bir bilgimiz yok. Mecbur kaldık. Bu Mineiro kim derseniz aynen Makalele'dir. 10 gün civarında reserve de oynar. Daha sonra bakacağız. Bana biraz seçenek sunacağı kesin" Mineiro 33 yaşında. Umrumda değil pek yaşı. Sadece Almanya tecrübesi var o da Hertha Berlin'le. Ondan önce de memleketinde. 25 kez Brezilya forması giymiş. Zamanında A. Wenger de ilgilenmiş kendisi ile. Hatta sezon başında. Ama Flamini ve Gilberto'nun gitmesine rağmen adam yerine koyup bu adamı almamış. Scolari denize düşen yılana sarılır hesabı sarıldı kendisine.

Güntekin Onay'ın bir yazısı


"Bizde çok beğenilen Beşiktaşlı Delgado orta saha oynuyor. Yani kendisinin modern futbolda yerine getirmesi gereken bir çok sorumlulukları var. Ancak bırakın forveti orta sahada oynayan bu oyuncu en son faulünü Beşiktaş'ın Galatasaray ile oynadığı 24'üncü hafta karşılaşmasında yapmış. O maçta 1 faul yapan Arjantinli yıldız, forma giymediği Sivasspor maçı haricindeki 6 maçta rakiplerine tek bir faul bile yapmadan maçları tamamlamış. Buradan bir yanlış anlaşılma çıkartan olmaz umarım. Rakiplerine tekme atsın, çeksin, itsin, vursun diye bekleyen yok... Ancak görünen o ki beyefendinin sahadaki mücadele ile, rakiple falan da hiç alakası yok. Futbol hızlanıyor, değişiyor..Süper yetenekler de koşuyor, savaşıyor...Peki değişimin farkında olup ayak uydurmaya çalışan var mı?" Güntekin Onay bu yazıyı NTVSpor'da 2 Haziran 2008 günü yazmış. Antep maçında Ertuğrul Sağlam Delgado'yu Uğur İnceman'la beraber oturtunca bu yazı geldi aklıma. İkinci yarının ortalarında Delgado oyuna girdi ve maçın 78. dakikasında faul yaptı. Şöyle kayarak. Demek ki Delgado'yu oturtunca değil Delgado faul yapınca bu yazı aklıma gelmiş. Girdiği gibi faul yaparak bütün istatistikleri yerle bir etti Delgado. Oturtmak gerekiyor bazen demek ki. Hele Antep, Kayseri, hatta sağlam bir Galatasaray'a karşı. Fener'e karşı oynayabilir sorun değil. Eskiden çok rahat konuşuyorduk bu konularda. Futbolu çok iyi bildiğimizi düşünerek sallayıp duruyorduk Delgado'ya, Alex'e. Delgado'nun benim futbol anlayışımda yeri yok diyorduk. Hala da yok ya neyse. Ama tut ki sen Ertuğrul Sağlam'sın. Şimdi işler değişmeye başladı. Bu adamların yeri senin futbol anlayışında yok ama Turkcell Super Lig anlayışında var. Kaldırıyor ki ne kaldırıyor. Üüüü, üüü. 3. turda UEFA'da elensen kim ne der sana? Hiçbirşey. Bu takımların bazen tabela değiştirmesi de gerekiyor. Hiçbir şey oynamasan da karşı takım çok güçsüz olsa da tabelanın değişmesi gerekli. Peki şimdi sana soruyorum Ertuğrul Sağlam? Yani size...Atar mısın, satar mısın?

Bakkaliye..


Futbol ekonomimizin sığlığı malumunuz. Geçenlerde bir şey dikkatimi çekti. PL'de hiçbir takımın göğüs reklamı aynı değil. Hepsi birbirinden farklı. Acaba her firma sadece tek bir takımın göğüs sponsoru olabilir diye bir kanun mu var İngiltere'de. Bilmiyorum ama inceleyelim. Arsenal Fly Emirates (Havayolları), Villa Acorns (Hizmet Sektörü, Çocuk Bakıcılığı), Blackburn Crowne Paints (Hizmet Sektörü, Dekorasyon), Bolton Reebok, Chelsea Samsung, Everton Chang, Fulham LG, Hull City Karoo (Şehrin İnternet Portalı), Liverpool Carlsberg, Man City Thomas Cook (Kargo), Man United AIG(Sigorta), Boro Garmin (Navigasyon Sistemleri), Newcastle Northern Rock (Banka), Porstmouth OKİ (Yazıcı), Stoke City Britannia(Finans), Sunderland Boyle Sports (Bahis), Tottenham Mansion(Bahis), WBA T Mobile(Komünikasyon), West Ham XL mağduru, Wigan JJB Sports(Spor Mağazası)...Göründüğü üzere her takımın göğüs sponsorları birbirlerinden farklı. Ortak co sponsorları yok mu? Var elbet. Bizdeki durum nedir diye bakarsak? 3 takımın göğsünde Avea, 10 takımın göğsünde ise Turkcell var. Kocaeli Tüpraş, Eskişehir Eti, Beşiktaş Cola Turka, Antalya Merdan Otel ve Belediye Kalpen. 13 takımın göğsünde GSM operatörü var. Turkcell ve Ülker desteğini çekse ne olur bilemiyorum valla Lig'den. Bizimki hem isim sponsoru hem de 10 takımın göğüs sponsoru. Vestel'in kaçışı malumunuz. Şu anda tamamen telekomünikasyon ağırlıklı göğüs reklamlarımız. İngiltere' de ise durum farklı, sponsorluklar farklı sektörlere dağılmış durumda. Bunun yanında takımlar da farklı firmalara dağılmış durumda. Ekonomide yayılabileceği en geniş alana ulaşmaya yakın bir noktada yani. Bunun faydası olabilir mi peki? Şu açıdan yararlı olduğu kesin; kaynakların verimli kullanımı. Tek bir sektöre abanmadan firmaların efektif bir şekilde kullanılması. Örneğin T- Mobile bizdeki Turkcell gibi bütün takımlara birden reklam verse, WBA hali hazırda elinde tuttuğu sponsorluk anlaşmasındaki kadar para alabilir mi? Bu noktada şu ihtimal geliyor bir de aklıma, kulüplerin birbirleriyle yaptığı anlaşmalar. İki tane bakkal olsun mesela, aynı fırından ekmek alıyorlar satmak için. Fırının da üretim kapasitesi sınırlı, 100 tane üretebiliyor en fazla, 50-50 veriyor iki bakkala. Bakkallar anlaşıyor ve diyor ki; " Kardeş ben A fırınından alayım sen de B fırınından al, daha fazla ekmek satıp daha çok kar edelim". Sen sağ ben selamet. Tabi bunu yapabilmek için çok tip fırının olacak ki diğer takımlar da onla anlaşabilsin, bütün takımlar fırıncı Turkcell' e kalmasın. Senin Akbank fırının futbola bulaşmıyor mesela, Aras Kargo 3 büyüğe reklam veremiyor. Ray Sigorta' nın Fenerbahçe' ye sponsor olacak bütçesi var mıdır? Barçın Spor Göztepe Süper Lig' de olsa ne kadar para verir, ya da vermek ister mi? Fırının çok olmayınca bakkalları da küstüremezsin tabi. Tek fırın var ve diyor ki " Ben sadece Beşiktaş fırınıyla çalışacam arkadaş, başkasını istemem!". Aziz Yıldırım yıkmaz mı ortalığı? Şayet federasyon gidip değişik fırınları sektöre çekmeye çalışırsa, o zaman Aziz Yıldırım da mutlu olur, Polat bakkaliyesi de. Esas sorun da şu aslında bu noktada, ligimizin marka değeri nedir ki fırınlar can atsın gelmek için?



Ya yazıyorsa


Bobo, hiçbir futbolcunun sözleşmesinde, “İlk 11’de oynar” diye yazmadığını belirtti, “Benimkinde de yazmıyor” dedi. Anelka'nın sözleşmesinde "sakat olmadığı sürece ilk 11'de oynar" diye bir madde var mıydı yok muydu diye soralım o zaman. Başlamadan biten bir transferin kesin kanıtıdır bu madde. Götürüsünün getirisinden fazla olduğu...Alınan parayla satılan paradan bahsetmiyoruz tabi burada. Fener iyi paraya sattı Bilal Oğlan'ı. Sen Semih'sin. Adamın sözleşmesinde de böyle bir madde var. Ne yaparsın? Zaten adamın gelmesinin yarattığı bir bunalım var. Bir de "ağzımla kartal tutsam top oynayamam" durumu var. Neden sadece kaça aldın kaça sattın analizleri yapıyorsunuz diye sorarım bu futbol ekonomistlerine...Fener Anelka'dan para kazanmış, zarar etmemiş...Ooooo oooo oooo ooo ooo pierre fan hydonk der geçer Fenerliler. Ee bu adam çok oturdu kulübede diyenlere de cevabımız canı istediği gibi takıldı olacaktır.