24 Kasım 2008 Pazartesi

Benzer gol sevinçleri



Bir benzer gol sevinci yazısı da bizden olsun. Bu hafta Getafe maçında Keita golünü attıktan sonra korner direğine yakın bir yerde secdeye gitti. Dini inanışının bir yansımasıydı tabi bu sevinç. Bu sevinç beni 2002-2003 sezonunda Beşiktaş-FK Sarajevo UEFA Kupası 1.tur maçına götürdü. Sarajevo maçı burada 2-2 biterken Emir Obuca golünü attıktan sonra neredeyse sahanın aynı yerinde secdeye gitmişti. Keita ve Emir aynı postta...Garip geldi şimdi yazınca.

Kutlu Olsun

Babamın, Nebahat teyzemin, Nezahat teyzemin, Mustafa eniştemin, teyzemin kızı Seren'in, Sabahat halamın, Saadet halamın, Sabahat halamın kızı Gökçenin, Gökçe'nin babası Mehmet eniştenin, amcamın kızı Ülkü'nün, yine amcamın kızı Yasemin'in, sülalede unuttuğum bütün eğitmenlerin ve tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlarım. Keşke baştan topluca bir kutlama geçeydim, bu kadar süreceğini tahmin edemedim.

İyi niyet, kötü niyet


Hakan Şükür'lü Stadyum izlenmedi başlığı ile hurriyet.com.tr haberi aşağıdaki gibi vermiş. TRT Şükür Edemedi...

Galatasaray'la ilişkisini kesen ve daha sonra hakkında birçok iddia dolaşan; en sonunda kararını 'spor yorumculuğundan' yana kullanan Hakan Şükür, dün ilk programına çıktı. TRT'de yayınlanan "Stadyum" programında yapacağı yorumculuk için yılda 700 bin YTL alacak olan Kral'ın ilk programı AB grubu ve tüm izlenme oranlarında ise istenileni vermedi. Dün akşam yayınlanan (23 Kasım 2008) Stadyum programı; AB grubunda % 11,5'le 10. sırada yer alırken, tüm izlenme oranlarında % 10,4'le 17. sırada yer aldı. Aynı programın geçen hafta ki izlenme oranları ise şöyleydi: AB grubu izlenme oranlarında %15,5'le; Tüm izlenme oranlarında 14,9'la her iki kategoride de 4. olmuştu.

Bu yazının Hakan Şükür'le yakında uzaktan alakası yoktur. Haberi hazırlayan arkadaşın kötü niyetli olduğunu bir iletişim fakültesi mezunu olarak -"Galatasaray'la ilişkisini kesen ve daha sonra hakkında birçok iddia dolaşan; en sonunda kararını 'spor yorumculuğundan' yana kullanan Hakan Şükür, dün ilk programına çıktı."- daha ilk cümleden anlıyorum. Bu adamın ratingi ile Galatasaray'la ilişkisinin kesilmesinin ne alakası var. Niye anlamsız bilgileri örtüştürerek....Töbe töbe...Neyse başka yere geleceğim. Aynı programın geçen haftaki ratingleri de verilmiş. Bu ülkenin en büyük 2 ratingi hangi takımlardır? Fenerbahçe ve Galatasaray. Peki ne zaman oynadı bu iki takım maçlarını. Cumartesi. Seyretti mi bu takımların taraftarları cumartesi günü bu maçların özetlerini? Seyretti. Neden bu detayı da girmiyorsun o zaman güzel kardeşim. Neden misinformation yapıyorsun. Neden haberi çarpıtıyorsun. Okuyan da "bak Hakan'i kimse seyretmiyor" diye ortalarda dolanacak. Problem haberi yapanın kafasının içinde ve bu habere gir koçum diyen editörde. Bi de sırtını sıvazlamıştır, iyi yakalamışsın diye.

Eskişehir'in Sulak Ovası


Dün akşam Beşiktaş maçını seyrederken maç boyunca Nadarovic, Vucko ve Tayfun’un ne kadar uzun boylu olduklarını dinledik. Sanki basketbol takımı tarzındaki yakıştırmalar…Youla Eskişehir’in ileride yalnızlığa mahkum ettiği bir adam. Voronin Serdar aslında takımın Voronin’i değil cesur yürek Tuncay’ı pozisyonunda. Beğen beğenme ama çırpınıyor. Tuncay’ı da beğen beğenme…Doğa ve Emre de agresiflikte Serdar’a ayak uydurmaya çalışıyorlar ama biraz çift yönlü oynayın dediğinde kusura bakma benim işim değil diyorlar. Beşiktaş’ın bu Eskişehir karşısında sadece %53’e 47 topla oynama üstünlüğüne sahip olması şaşırtıcı. Poljak’ın dirençsizliği ana sorunu değil aslında bu takımın. Öyle 1.95, böyle 1.90 şöyle 1.88….Eeee yenilen ilk gole bak, Beşiktaş’ın verilmeyen golüne bak. (varsayalım gol) Ne defansta doğru düzgün bir adam paylaşımı söz konusu, ne de bu sulak yerde yetişmişlikten hücumda faydalanılması. Top gittiğinde Zapo ve Sivok gibi bu adamları göndereyim dersen mütemadiyen kendi ağlarından topu alırsın ki Serdar bi uçuyor -ya da Poljak-Youla’ya salıyor Es Es defansı onsekizden çıkayım mı çıkmayayım mı durumlarında? Buralar fantezi. Mantıklı yürümeye çalışıyorum. Devre arası transfer döneminde, topu ayağında tutup orta sahayı biraz çağırabilecek bir adam bu takıma doğru duran top organizasyonlarıyla fazladan 6-7 gol attırır. Bu fanteziyi geçmiştik ya…E o zaman bu adamlara hadi git demen için ya korner kazanacaksın ya da rakip sahanın yarısından duran top organizasyonlarına gideceksin…Elin adamı taçtan leblebi gibi gol atarken duran topların ne kadar önemli olduğunu tekrar tekrar konuşmamızın anlamı yok. Bu basketbolcuları hücumda kullanmanın yollarını arardım Çalımbay’ın yerinde olsam. Bunun için de Serdar ve Poljak’ın Youla’nın yalnızlığından –ve Şotasızlığından-medet ummaması gerekiyor. Bu kadroya topu ileride Youla’dan daha fazla tutacak bir adam lazım. Böyle oynayacaksan bu adam Youla değil kardeşim. Haddimi bilerek yazmaya çalışıyorum ki Eskişehir’den Barcelona çıkaracak değilim. İsmet Badem’i bilirsiniz değil mi? Şöyle başlarsı sözlerine: Eğer bugün iyi savunma yaparsak, üçlükleri sokarsak, erken faul problemine girmezsek, topu uzunlara indirebilirsek vs. vs…Kardeşim o zaman bizim takım her takımı yener zaten. Kafanızı daha fazla şişirmeyeyim. Bu adamları bu yalnızlıkta hücumda kullanacaksın. Kullanmalısın. Bu da orta sahayı ileri itmekle, itilen orta sahanın biraz orada kalması ile olur ki 1-2 duran top yapasın. Çok mu zor şeyler istedim Çalımbay’dan…

Her Yerdeyiz