15 Ocak 2009 Perşembe

Şak Şak Şak

Oha falan olduğum filmdir. 74 yılında çekilen bu filmi çocukkene 80'lerin sonunda seyrettiydim. Çok iyi hatırlarım ki cumartesi öğlenden sonra idi. Pazar günü de Beşiktaş'ın maçı vardı. Param yok şak şak şak. Pulum yok şak şak şak melodilerinin üzerinden 24 saat geçmeden. Ali koy, Metin koy, Haydi bastır Kral Feyyaz sende koy. Ne Fener ne Cimbom bu sene de Beşiktaş'ım şampiyon tezahüratı çıkmıştı. Zaten film çok hoşuma gitmiş ooo. Yalnız benim dikkatimi çeken hep şu olmuştur. Zaten yazıyı yazmamızın asıl sebebi de odur. Filmde Kadir İnanır Fener'e transfer yapmış, tezahürat Beşiktaş tribünlerinden çıkmıştır. Pazar günü Fener'in maçı olsaydı bu tezahürat Fener tribünlerinden çıkar mıydı? Gene çıkmazdı.

Edirne Köprüsü (Dayler Dayler)

Ne pankarttı be. Mustafa Kemal Atatürk'ün de sevdiği türkülerdendir. "Mı" takısı ayrı yazılmamış ama olsun. Edirne'den gelirken ne pankart yazalım diye düşünsen daha anlamlısı olur muydu acaba? Bahadır diye bir arkadaş yazdırıyordu bu pankartı galiba. Yanılıyor da olabilirim. "Dayler dayler" diye başlayınca tüylerim diken diken olur. Ayırdılar 5 kardeşten derken gözlerim dolar. "Estergon Kalesi"nden daha az mesaj kaygısı taşıyor bari. Edirne'den lise yıllarında kaçıp geldiğimiz Legia maçından beri hatırlarım bu pankartı. Beşiktaşlı bir arkadaşımıza yol arkadaşlığı yapmıştık. O kadar eski mi gerçekten bu pankart?
Dayler dayler viran dayler
Yüzüm güler kalbim ağlar
Yüreğimden kanlar damlar
Edirne köprüsü taştan
Sen çıkardın beni baştan
Bir olaydı bir olaydı
Ne olur benim olaydı

Türkülerimizin tribünlerde tezahürata malzeme yapılması vardır bazen. Bursa'nın ufak tefek taşları mesela. (Haydi birlikte bütün eller havaya, ....geliyor) Varsa tribünlere malzeme olan türkülerimiz hatırlamak isteriz. "İnleyen Nağmeler" sanat müziğidir, aman girmeyelim oralara.
Late post: Kzılcıklar oldu mu selelere doldu mu heyyyyy, gönderdiğim çoraplar ayağına oldu mu mendili eline, mendil verdim geline....Oooooohhhh, oooohhhhh. Çok ağırdı mesela bu türkümüz. Bilen bilir.

Türk Sanayisi & Kaka & Hidromek Hidrolik

City'nin Arapları Kaka'ya yıllık 15 m Euro Milan'a da 120 m Euro veriyor. Eğer Kaka'nın gönlü olsa ve biraz kıpırdasa bu rakam 130 da olur yıllık 17,5 da. Ekonomist değilim. Ama bir ülkenin Turkcell'le değil bilgi üretip satan Nokia ile malı götürdüğünü biliyorum. Bir ülkenin ürettiği katma değer kadar daha doğrusu sanayisi kadar konuşması gerektiğini de biliyorum. Ve Dünyada cirosal büyüklükte 16. sırada olan Türk sanayisinin aslında montaj sanayisi olduğunu da biliyorum. Yani nihai ürün operasyon sanayisi. Makineyi Almanya'dan al, hammaddeni oradan buradan getirt -ki plastik sanayisi olarak bakarsak PETKİM bu ülkenin sadece %20'sine yetiyor- sonra da hammaddeyi kalıba ver mal aşağıdan çıksın. Sana makineyi çakan Alman'ın mı karı acaba daha fazladır yoksa senin ürettiğin ürünün mü? Bilginin üretildiği yerde yokuz, nihai ürün sanayisiyiz. Dolayısıyla da %3'lere 5'lere çalışmaya mahkumuz. Kaymağı elin adamı yer biz piramidin en altında Dünyanın 10. büyük sanayisi olmak için çabalarız. Kaldı ki PETKİM'i de özelleştirmişiz elin adamına vermişsiz, bilmem anlatabildim mi?
Neyse bu kısa ve can sıkıcı girizgahtan sonra gelelim asıl konumuza. İstanbul Sanayi Odası her seninin Temmuz ayında Türkiye'nin 500 büyük sanayi firmasını açıklar. Aradan 1 ay geçtikten sonra da 2. 500 büyük sanayi kuruluşu açıklanır. Mesela bu senenin Temmuz ayında 2008'in verileri açıklanacak. Araplar'ın Kaka'ya verdiği 252 milyon YTL aslında şu demek. Bu ülkenin 2007 yılı rakamlarına göre 186. büyük sanayi firması Ankara'lı Hidromek-Hidrolik Ltd. Şti. 2007 yılı cirosu 252.456.490 TL. 2. 500 büyük firmanın en tepesinde Graniser Granit 96 milyon TL ile oturuyor. Kaybolan futbola mı yanarsın, Türk Sanayisinin durumuna mı yanarsın...Mal üretme Kaka üret diyeceğim Türk Sanayisine ayıp olacak. Kalıpları iyi galiba Kaka'nın. Ha buarada bu rakamlar 2007'nin. Temmuz gelse de bir de 2008'in rakamlarını görsek. Belki o zaman bu ülkenin 150. büyük sanayi firmasının yıllık cirosu bir Kaka eder.