1 Ekim 2008 Çarşamba

Madalyonun bir diğer yüzü


Carlo'nun ligin ilk 5 haftasında ilk 11'de vazgeçmediği sadece 2 oyuncu var. Biri Abbiati bir diğeri de Zambrotta. Nesta sakat, Kaka sakattı geri geldi, Gattusa bir ara kendi kendini sakatladı, Pirlo başladı ama sakatlandı, Inzaghi keza, Borriello sakat olmasaydı belki Inter maçında ilk 11 başlayacaktı vs vs. Şunu da yazalım Carlo bazen eski takım arkadaşı Maldini'yi dinlendiriyor yaş itibari ile. Bu sıkıntılar, Carlo'yu epey terletti. Son 3 haftadır galip Carlo. Ambrossini, Seedorf, Gattuso, Flamini'yi rahat rahat deme şansı var önümüzdeki haftalarda. Bir de Pirlo var tabi ki. Milan maçının kaybına sebep olan Mancini ve Quaresma ikilisinin yerine Werder Bremen maçında Adriano ve Bolatelli sahadaydı. Ek olarak 3 değişiklik daha vardı. Hadi Muntari'yi cezası sebebiyle es geçelim. Diğerleri Cordoba ve Stankoviç idi. Buradan geleceğimiz şurası. Fenerbahçe'nin 11 + 3 =14 kullanarak hatta bazı maçlar sadece 13 benim için yeterlidir diyerek 18'i kullanamadığı aşikar. Sadece Deivied ve Vederson'un sakatlıkları ile açıklayabileceğin bir durum değil bu. Kulübe skora etki etmek için değil kartlar, sakatlıklar ve yorgunluklar için kullanılıyor. Formsuzluklar için değil. ŞL'de Türkiye'yi temsil eden tek kulüp olan Fenerbahçe'nin son Dinamo Kiev maçındaki kulübesi Volkan Babacan, Burak Yılmaz, Uğur Boral, İlhan Parlak, Ali, Önder, Gürhan...Başka bir sorun ise şu. Zanetti'yi sağ bek oynattın, orta 3'lüde oynattın, Bremen maçında sol bek oynattın; Cambiasso'dan stoper yaptın, DMC oynattın, MC oynattın. Maldini'yi yeri geldi DR yaptın, yeri geldi DC ve DL yaptın. Kaladze'yi göbeğe koydun, sola koydun. Örnekleri siz benden çok daha fazla çoğaltabilirsiniz. Bolatelli'yi Zlatan'a destek yaptın, gerekirse Zlatan'ın yerine koyarsın. Cordoba defansın neresinde oynamaz? Yaza yaza sabahı ederiz burada. Fener'in defansında sadece Önder örneğini sağ tarafta değerlendirebilirsin iyi ya da kötü. Bunun haricinde şu adamı hem burada hem de burada oynatırım diyebilir misin? Diyemezsin. Maldonado, Selçuk, Josico, Emre, Burak, Kazım, Uğur Boral'ı alıştıları düzenin dışında bir sürprize sürükleyebilir misin? Sürüklersin ama sonuçlarına da daha fazla katlanmak durumunda kalırsın. Hem kadron yetersiz, hem dar, hem de elindeki adamlar aynı mahalle maçındaki gibi ben ancak burada oynayabilirim diyor. Bunu da yazmak istedim. Herkes kadro dar kadro dar diye yazıp duruyor. Bunu herkes biliyor zaten. İşin bir de bu tarafı var. Umarım birileri çıkıp da Alex ve Semih hem Güiza'nın yanında hem de gerisinde oynayabilir diye dahiyane bir fikir geliştirip bunu çok yönlü oyuncu tipolojisi olarak önümüze getirmez.

Bazen herşey o kadar nettir ki


O kadar nettir ki...Gözleriniz, düşüncelerinizi harekete geçirmek için zorlanmaz. Düşünce sürüncemeleri yaşamazsınız. Acaba'lar yerini budur'lara bırakmaz çünkü acaba'lar hiç beyninizde dolaşmaz. Ben böyle bir maç seyrettim dün akşam. Aragones'i seyrettim takımdan daha çok. Fenerbahçe kulübesini seyrettim. Zamanı gelmesine rağmen gelmeyen Uğur Boral değişikliğini bekledim. Başka gelmesini beklediğim misafirim yoktu çünkü. En kral arkadaşım değildi Uğur Boral ama hiç olmadı hoş sohbetti. Zaten bu sene hiç iyi arkadaş edinemedim ki. 85 dakika bekledim kendisini. 60'larda Kazım-Burak değişikliğini göremedim. Ama zaten beklediğim misafirler değillerdi. Bu Fenerbahçe'den daha fazla bir şey beklemedim. Ama ben çok daha acı birşey gördüm. Sahaya yansıyanın acısını. En acısı da buydu galiba. Aragones'in beynini okuyan bir sistem geliştirdim. Ve orada maçın ikinci yarısında şunları düşünüyordu. " 2 Arsenal maçında ben ne yapacağım? Biz bu halimizle 2 maçta 0 çekeriz. Son maçımızda -10 derecede Kiev'e gidiyoruz. Ondan önce Porto ile burada oynuyoruz. Meçhul. Maçı kazanmak için herhangi bir hamle yapmaya gerek yok çünkü o zaman 1 puandan da olabiliriz. Ben bu 1 puanı alıp cebime koyayım. Daha sonra başka 1 puanı göremeyebilirim. O da gerçekten çok acı olur" Fener 3 puanı en rahat hangi maçta elde edebilir diye bir soru sorsak bir cevap alırız herkesten. Aldığımız cevabın maçında bile durum yukarıdaki gibi. Keşke zaman bulabilseydim de maç bittiği gibi bu yazıyı yazabilseydim. Çünkü maçtan sonra Aragones'in yüreği ile ağzının farklı şeyler söylediğini okudum. "Kesinlikle bir korku yoktu. Korkan bir takım varsa o da Dinamo Kiev'di.