30 Kasım 2008 Pazar

Issız Adam-Palermo ve Pembe'nin şekeri


Brezilya ve Arjantin ligi maç görüntülerinin ekrana yansıması gibi Palermo-Milan maçı. Siyah beyaz görüntülerden hallice renkli görüntüler. Ne yazayım bu maçla ilgili derken meslekten algıda seçicilik imdada yetişti. Bugün gecikmeli de olsa "Issız Adam"a gittim. Film çözümlemesi yapmayacağım. Çağan Irmak filmin içerisine epey "product placement" yerleştirmiş. Marlboro, Domestos, Mersin Vip Turizm, Ulusoy, Chrysler PT Cruiser, Leblon, Bordo Şarapları benim hatırlayabildiklerim. İlla unuttuklarım vardır. Hatırlatanlar olursa seviniriz. Bildiğiniz üzere Nike yeni bir krampon çıkardı. Pembemsi bir krampon. CR7'nin, Materazzi'nin ya da Nike'nin anlaşmalı olduğunuz bilimum topçuların ayağına bu şeker pembesini taktırıyorsunuz da pembe formaları ile sahada salınan Palermo'yu neden boş geçiyorsunuz? Hadi Palermo'yu Lotto giydiriyor. Özellikle dikkat ettim ki -hani belki Nike giyen yoktur- belli başlı anlaşmalardan dolayı diye ama var. Miccoli'nin ayağında markasını anlayamadığım turuncu birşeyler var. Yahu ne bileyim Miccoli olmaz Simplicio olur ya da birileri şeker pembesini ayağına geçirir. Pembelilerin pembe krampon giyen futbolcusu dedirtmek bu kadar zor olmamalı. Palermo'yu marketing'in içine katardım Nike'nin yerinde olsam. Hikaye çıkar oradan.
Late Post: Fotoğraf makinesinin markası NIKON gözümün içine giriyordu filmde. Bir de Alper'in telefon numarası 0532 ile başlıyordu ve telefon Apple idi.

Diyarbakır Yeşil Bağlar (Sami Yen)


Meira ile ilgili tam kılıçları çekmiştim ki Skibbe yazının kısa yollu olmasını sağladı. Emre'nin "yazdıklarınızı değiştirin" demesi gibi oldu bu bana. Skibbe'nin hayırlı yaptığı işler de oluyor bazen ki Meira hayatının en kötü maçlarından birine doğru gidiyordu. Bırakın beni de gideyim der gibi bir ilk yarı oynadı Meira. Bunu Servet'e alışmışken kendini Ayhan'ın yanında bulduğuna mı bağlayalım yoksa bugün Servet'in de inanılmaz hatalarına devam etmesine ayak uyduramamasına mı bilemiyorum. Keza Ayhan da Servet de en kötü maçlarından birini oynuyor bugün. Meira'nın durumu da biraz kültür şoku yaşar gibi. Neyse...Asıl konumuza gelelim sonuçta devre arası yazısı yazıyoruz. Bazı özel oyuncuların özel tezahüratları vardır. Onlara özeldir. Kewell'in Daddy Cool'u gibi. Bunu alıp "Ümit Ümit Karan" yapmayın. Yapmayın çünkü Kewell bu özelliği hakeden özel bir oyuncu. "Diyarbakır yeşil bağlar canım hey lorke'yi" Nobre için Çarşı'dan bir kere bile duymamışsınızdır. Nobre'yi lorke lorke şeklinde çağırmaz Çarşı. Fener tribünlerinin 5 yılda bir hatırladığı yaratıcılığı sokmaz İnönü'ye. Doğrusu da budur. Hadi Daddy Cool'u "Fener geliyoruz Fener geliyoruz" yaptın. Bari oyuncu bazında Kewell'e özel kalsın Daddy Cool. Arda ve Ümit'i de araya sokuşturarak tezahüratın etinden sütünden faydalanılmasın. Aha buyur. Araya Emre Güngör'ü ve Barış Özbek'i de sıkıştırdılar. Bir de Ahmet Çakar versiyonu var, ona girmeyelim.