29 Eylül 2008 Pazartesi

Anketin Sonu

Maç görüntüleri içermeyen iki programdan hangisini daha çok beğendiğinizi sormuştuk ankette, 26 gün gibi geniş de bir süre koymuştuk. Göz açıp kapayıncaya kadar geçti maşallah. Toplam 130 oyun kullanıldığı ankette Futbol Kulubü oyların 63%' ünü alarak ipi önde göğüsledi. Bundan sonra anketler haftalık, abartmanın manası yokmuş onu da anladık..

Akıl akıl gel takıl


İBB-Beşiktaş maçı bir gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur. Neyin ne olduğunu bilmeden maç heyecanı ile maç sonunda yapılan yorumlara fazla itibar etmeyeceksiniz. Bu yapılan yorumlar daha sonra sessizliğe sürükleniyor. Kısa bir sessizlik ve daha sonra konuyu değiştirip geçmişle ilintilendirme. Oyun kurallarını bilmiyo, oyun kurallarını bilmiyo. (çocukların karşısındaki ile dalga geçme melodisi ile söylenmesi tavsiye edilir) Oyun kurallarını biliyorsan pozisyonu görmedin. Kuralı bilmiyorsan neden konuşuyorsun? Bülent Yıldırım'a bravo. Cantalejo'dan sonra iyi geldi diyebiliriz. Çıkmış diyorlar ki İBB neden maçı İnönü'de oynamıyor? Para kümede kalmanı sağlamıyor. Bu maç İnönü'de olsaydı Bülent Yıldırım o düdükleri çalarken biraz daha düşünürdü gibime geliyor. Gelmese bile bu kararların verilmesinde maçın 1900 küsur kişiye ve Olimpiyat Stadı'nda oynanmasının etkisi var. Kendi saha avantajını kendi seyircisi olmadan -aynı zamanda cezalı olmadan- kullanmayı başaran yegane takım. Az da olsa rakip takım seyircisi olmasına rağmen. İstanbul Büyükşehir Belediye. İnönü'de oynasınmış. Peki...

28 Eylül 2008 Pazar

Siyah ama Kırmızılı


Maç sonunda Mourinho ile Carlo el sıkışırken eli hala cebindeydi Mourinho'nun. Kuyruğu dik tutmaya çalışan bir edası vardı. Sheva beklerken Ronaldinho'yu sahada gördük. Sheva Inter'e 15. golünü 2 pozisyon bulmasına rağmen atamadı. Inter 10 kişi kalmasaydı onlar da zordu ya...Maç benim için çok net. Gattuso, Ambrossini, Seedorf = Cambiasso, Vieria, Zanetti. Her iki orta saha da birbirine bariz bir üstünlük sağlayamadı maç içerisinde. Zlatan ve Pato için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. Ama Kaka ve Ronaldinho daha büyük oynadı Mancini ve Quaresma'ya karşı. Daha büyük ve yaratıcı. Bu kadar netti bana göre. İlk Inter maçında Inter'e golünü attı Ronaldinho. Asist Kaka. Kırmızı kart , pozisyonlar, Mourinho'nun Adriano'lu, Zlatan'lı, Cruz'lu, Quaresma'lı saldırmalarının özü özeti budur bana göre. Kaka + Ronaldinho > Quaresma + Mancini. Bu kadar basit.

Sheva & Mourinho


"it's hard to say which team is better than the other. A derby is a derby." bunu diyen Mourinho...Milan maçının diğer maçlardan herhangi bir farkının olmadığını söyleyen de Mourinho. Mourinho'nun adını duymak istemiyorum diyen Sheva. Bunun normal olduğunu söyleyen ve Sheva'nın dünyanın en iyilerinden biri olduğunu söyleyen de Mourinho. Borriello ve Inzaghi'nin eksikliğinde Pato ile beraber Sheva'yı izleyeceğiz diye bekliyoruz. Sheva 99'dan beri Inter'e sallıyor. Şimdiye kadar tam 14 golü var Inter' karşı. Bekliyoruz.

27 Eylül 2008 Cumartesi

Hadi TSL'yi geçtik


Bank Asya Ligi D Spor'da yayınlanıyor. Cumartesi günü saat 20:00'da Malatya-Bolu maçı var. Karşısında Beşiktaş maçı var. Pazar günü yine saat 20:00'da Kasımpaşa-Karşıyaka maçı var. Karşısında da Galatasaray maçı. Geçen pazar günü de Karşıyaka-Samsun maçı vardı D Spor'da. Karşısında da Kocaeli-Galatasaray maçı. Ben bu ligi seyretmek istiyorum. Ama saatinden dolayı seyredemiyorum. Mesela hala Manisa'yı seyredebilmiş değilim. Kasımpaşa'yı seyredebilmiş değilim. Sadece pazartesi günü saat 2o:00'da yayınlanan maçı mı seyretmek durumundayız. Yorgun yorgun gel, işten eve yetiş pazartesi maçı seyret. TSL ile BABL naklen yayınları çakışan saatlerde. D Smart'ın BABL ile Digitürk'e kafa tutacak hali yok. Bu sebeple böyle bir şeyi istemesi mantıksızlık. Sevgili TFF, BABL maçlarını şöyle cumartesi ya da pazar günü saat 14:00 suları seyretsek fena mı olur? Hadi geçtim TSL'de gündüz maçı yayınlama davalarını. BABL maçlarını neden gece oynatıyorsunuz orasını anlamıyorum. Digitürk, D Smart'ın 100-200 izleyicisini de çalsın diye mi yoksa statlara kimse gitmesin diye mi? Geçen sene ne güzel 14:00'da seyrediyorduk. Bir bilen yazarsa minnettar kalırız sayın arkadaşlar.

Evet Ben de Funkhu Diyorum..



Shaolin Soccer ise Kung-fu diyor. Hayatımda Zohan ile beraber izlediğim en geyik filmdir bu. Shaolin Soccer. Topal kalmış eski bir Japon futbolcu günün birinde Kung-fu yapan bir gençle tanışır. Genç sadece Kung-fu yaparsa hayatımdaki en geyik film olamaz tabi, ama bu gencimiz Kung-fu ile futbolu bir harman yapmaya çalışırsa olabilir. Topal futbolcuda şimşekler çakıyor tabi Kung-fu futbol harmanıyla, hemen işe koyuluyorlar. Bu gencin 5 tane de kardeşi var, alıyorlar takıma. Sonra Puma sponsorluğunda oyna babam oyna. İzleyin gülün diyorum, funkhu diyorum..

Merseyside Kırmızı


Liverpool Torres' in iki golüyle kazandı. Bu maç ile ilgili söyleyeceğim şey şu, Aragones bu maçın son 20 dakikasını alsın oyuncularına izletsin. Sadece "Takım geriye geldiğinde nasıl alan paylaşımı yapılır?" sorusunun cevabını anlatmak için. Ya Aragones bunu istiyor da oyunculara zor geliyor, ya da Aragones' in oyun anlayışında bu yok. Bana ilki gibi geliyor, çıkamıyorum işin içinden..

Arsenal v.1.04


Arsenal' in 4. jenerasyonu yolda gibi. Sachin Nakrani bu yeni jenerasyonu taşıyacak 5 oyuncuyu kaleme almış. Bakalım teker teker:
1) Carlos Vela, Striker(19): 2007' de transfer olduğunu düşünürsek bu arkadaşımızın, debut' unun biraz geciktiğini söyleyebiliriz. Wenger kiraya falan da verdi bunu, artık hazır olduğunu düşünüyor demek ki. O da yazdığı 3 golle hocasının yüzünü kara çıkartmadı. Vela' nın Wenger yorumuyla bitirelim; "It was the reputation of Arsène Wenger that brought me to Arsenal in the first place because he is well-known for giving players a chance. He has given me a lot of advice already, mainly to keep working hard and take my opportunities when they come."
2) Jack Wilshire, Midfielder(16):
Artık Arsenal' in ligde forma giyen en genç oyuncusu ünvanı Wenger' in takıma 2001 yılında kazandırdığı bu bacaksızda duruyor. Çok içine kapanıkmış kendileri. "İnsanlar onu Arsenal efsanelerinden Liam Brady' e benzetiyor" diyor Wenger. Yere çok dengeli basması ve çok kolay yön değiştirmesi onu Liam' a benzeten özelliklerinden bazıları.
3) Gavin Hoyte, Defender(18): Kaderi abisi Justin Hoyte' a benzemez umarız. Abisi Wenger' in istediği düzeye gelemeyip Boro' ya satıldı. Kendisi ise abisi gibi full-back değil centre-back oynuyor. Arsenal' de kalıcı olması temennimiz.
4) Fran Merida, Winger(18): Cesc gibi Barcelona' dan geldi o da, ama 2006' da. Geçen yıl Carling Cup' ta Newcastle' a karşı forma giydi ilk olarak. Wenger onun için şöyle diyor; " Absolutely amazing!"
5) Mark Randall, Midfielder(18):
Arsenal akademisinin en uzun süreli hizmetkarlarından birisi. İlk 11 için ne kadar iddialı olduğunu şu sözler anlatıyor aslında; "I am really happy at Arsenal and I know I must keep working hard to get where I want to be, which is in the first-team"

Hakkını istediğin yerde kullan


TSL'de son 6 sezonda şampiyon olan takımın ortalama 23,16 kayıp puanla şampiyon olduğunu yazmıştık. Fener 23,16'nın 9'unu daha ilk 5 haftada kullandı. Geriye kaldı 14,16. Yine son 6 sezonda GS-FB-BJK ve TS arasındaki ligde hiçbir takımın 14 puandan daha fazla alamadığını da dikkate alırsak 4 puan da buradan gitti. (Fener daha BJK-GS ve TS ile oynamadı) Geriye kaldı 10,16. Tabi maksimum 14 puandan bahsediyoruz. İster namağlup 5 beraberlik de istersen 3 mağlubiyet 1 beraberlik. Karar senin. İster bu hakkını hemen kullan ister önümüzdeki haftalara yay. Yürüye yürüye devam ettiğin için düşünmek için de vaktin bol, yürüye yürüye şampiyon olmaya da. Hem görüntü hem matematik tıraş bitiyor losyonu hazırlayın diyor başkanım. Sen ne diyorsun?

26 Eylül 2008 Cuma

Platini'nin UEFA'sı


UEFA Kupasının ŞL altında ezilmesini bu saatten sonra engelleyemezsiniz ama kademeli olarak haddinden fazla ezilmesini engelleyebilirsiniz. UEFA'nın Lig Kupası kıvamına geldiğinin farkında olan UEFA isim logo değişikliği falan yaptı. 48 takımlı, gruplu, çift maçlı bir sistem. Zengini daha zengin fakiri daha fakir yaptıktan sonra UEFA Kupasını EUROPE LEAGUE yaparak tüm sorunlar çözülmüyor tabi ki. ŞL sistemine değil de formatına yakın bir uygulama. Başaran yaptığı araştırma da Zenith'in kupayı alarak UEFA'dan 4,9 milyon Euro kazandığını yazmıştı. Ekonomik olarak baktığında ha ŞL'de gruplara kalmışsın ha UEFA Kupasını almışsın bile değil. Babaların arpasını ne kadar kısacaksın Sn. Platini onun açıklamasını alalım ki yorum yapabilelim biz de. ŞL'de galibiyete 600.000 Euro verirken Europe League'de ne vereceksiniz? Karın tokluğuna mı oynayacak bu garipler. Yoksa yine büyüklere daha fazla arpa sağlamak için mi oynamaya devam edecekler kobay misali. Şu arpa dağılımını biraz daha adaletli hale getirdiğinizi rakamlarla açıklasanız diyorum. Bir de önerim olacak. ŞL'de İtalya'dan 4, İngiltere'den 4, İspanya'dan 4 takım var. Şu sisteme de bir el atsanız da bunlardan kupayı kaldıran ülke hariç ŞL'ye 3 takım yollasak. Ne olur? Ne kaybederiz?

Neşter Fener


Birşeyler kötü gidiyorsa ve siz büyük takımsanız erken teşhis ile ilaç tedavisi yaparak hastayı iyi etmeye çalışırsınız. Bu ilaç tedavisi Kazım-Burak ya da Selçuk-Josico değişikliği olabilir:))) Ama ilaç tedavisi de olsa öncelikle hastalığın ne olduğunu bilmek gerekir. Eğer hasta ilaç tedavisine cevap vermiyorsa neşteri kullanmak gerekebilir. Her başı ağrıyana aspirin verilmez ki. Milan ve Bayern en son örnekler olarak verilebilir. Bu 3 mağlubiyetin sorumlusu Deivid, Vederson ve Edu mudur? Değildir...Nereye vuracaksın o zaman neşteri? Siz kendi kendine narkoz verip ameliyat etmeyi başarabilen bir doktor biliyor musunuz? Ben bilmiyorum valla. Yoksa biliyor muyum? Yoksa bunu başarabilen doktor Fener yönetimi midir?

EPL & TSL 2


FlyingDutchman ve Neretva olarak konulara şöyle bir giriş yapmıştık. PL'de ezber zor bozuluyor. 4 takımın birbirleri arasında yaptığı maçlar genelde şampiyonu belirlemekte. 4'lü ligin puan durumu neredeyse aynı sıralama ile genel sıralamaya da sirayet etmekte. Biz de ise bu ezber daha fazla bozuluyor. Yukarıda istatistiklerde bahsettik. Geçelim bu faslı. Bahsetmiştik. Şimdi puan kayıplarına gelelim. 02-03 sezonundan 07-08 sezonuna kadar EPL'de (aradan geçen 6 sezonda) şampiyon takım 38 maçta ortalama 24,83 puan kaybetmekte. Yani 8,27 maç kaybetme hakkı var. Ya da keybetmeden 12,41 maçı berabere bitirme hakkı. Ya da şampiyon olmak için maç başına 2,34 puan yeterli oluyor diyelim. Bizdeki 6 sezonda TSL'nin Chelsea'si Beşiktaş. 85 rekor puan ve 19 kayıp puanla şampiyon. Chelsea'de 04-05'de 95 rekor puan ve 19 kayıp puanla şampiyon olmuştu. Bizde 6 sezonda şampiyon takım ortalama 23,16 puan kaybetmekte. Maç başı 2,31 puan sizi ortalamada şampiyon yapıyor. Şimdi...2. takım maç başına EPL'de 2,15 puan, TSL'de ise 2,16 puan ortalaması ile oynuyor. Neredeyse benzer ortalamalarla bu 6 seneyi tamamlıyoruz. Her iki ligin 1. ve 2. sıra ortalama puan kayıpları neredeyse eşit. Ama istatistikler diyor ki Fener-Galatasaray-Beşiktaş ve Trabzon 4'lüsü arasında ligi 3. ve 4. sırada tamamlayanlar (bazı seneler Fenerbahçe 5., Trabzon 5., Galatasaray 5. olarak genel ligi tamamlamıştır) EPL'deki 4'lüye oranla daha çabuk kopuyor. EPL'nin 3. sırasındaki takım için 1,98 puan gerekirken TSL'deki takım için 1,82 puan yeterli olabiliyor. EPL'deki 4.'lük için 1,72 puan yeterliyken bizde 1,60 puan ortalaması yeterli olabiliyor. Bu takımlardan beklenen şampiyonluk gelmeyince helva gibi dağılıyorlar ve tabiri yerindeyse bayır aşağı yuvarlanmaya başlıyorlar. Şampiyonlar Ligi'de 2. takıma gidince ha 3 ha 4...Toparlanamıyorlar bir daha. EPL'de 4 takım araya onu bunu sokmazken biz de bu 4'lünün arasına 02-03'de Gençler ve Antep, 03-04'te Antep, 07-08'de ise Sivas giriyor. TSL'de 1. ve 2. takımlar bu 6 sezonda birbirlerine ortalama 5,33 puan fark atıyorlar. EPL'de ise 7,33. BJK ligi domine ederken bile aradaki puan farkı GS ile 8 idi. Bir de son haftlalardaki derbiyi unutmamak gerkeir burada. 95 puanlı şampiyonlukta ise Chelsea Arsenal'e 12 puan fark yapmıştı. Biz de ilk 2 arasındaki rekabet EPL'ye göre daha sıkı gidiyor ama 3 ve 4 bizde daha çabuk kopuyor. Bu 6 sezonda bizde bir takım 70 puanla da şampiyon olabiliyor, 85 puanla da. EPL'de ise 95 ve 83 arası değişmekte. Fener 70 puanla şampiyon olurken "ama bu sene Anadolu takımları iyiydi o yüzden çok puan keybetti Fener" diyenlere şunu diyoruz. 1) FB 2) BJK 3) GS 4) TS. Eeee neredeler? Demek ki 4'ü de birbirinden kötü. Diğerleri onlardan da kötü. Ki 4. Trabzon'un puanı 52. Sivas'ın 73 puan topladığını hatırlatırız. Ya da Gençler'in 66. (Bu seneler Gençler'in UEFA'da birşeyler yaptığı zamanlar değil miydi?) Ya da Antep'in 57. EPL'nin bu 4 takımdan son 4 ŞL sezonunda 2 şampiyon, 2 finalist, 4 yarı finalist çıkardığını da hesaba katarsak bu yoğun tempoda zorun zoru başarılmış diyebiliriz.

Genç Yetenek


Bellinzona maçı malumunuz, 3-4 kazandı Galatasaray. Karşı takımda da bir Türk oyun kurucu, Gürkan Sermeter. Genç yetenek ilan ediliyor basınımızdaki bir köşe yazarı tarafından. Kullanılan ifadeyi önce aynen bi copy paste yapayım..

"Oooo bu
Gürkan da kim? Bellizona takımında Gürkan Sermeter isimli bir Türk aslanı izledim. Müthiş bir futbolcu olur bundan... Aklı olan acilen Türkiye’ye getirir... Ve iki yıl, belki de bir yıl sonra büyük paralara satabilir. Ben şimdiden yazayım da..."

Gürkan Sermeter Türk aslanıymış, aklı olan acilen Türkiye' ye getirirmiş. Şimdi hadi senin futbol zevkinin olmadığını anladık diyelim, ama gazetecisin sen okuyup araştırman da mı yok hiç? İki yıl sonra daha büyük paralara satacakmış alan kulüp. Peh! Sen bu adamın 34 yaşında olduğunun farkındamısın peki canım arkadaşım. Google bile parmağınızın ucunda artık, siz hala bir maçını izlediğiniz adam hakkında karambole yorum yapıyorsunuz. Sonra kahvede yükselir tabi Fener Gürkan Sermeteri alsın sesleri..

Haber

EPL & TSL


FlyingDutchman konuya benden önce çok güzel değinmiş. Ben de akşam okumuştum haberi. Aynı yıllar bakalım bizim ligde durum ne?

2002/03
TSL: BJK 85, GS 77, Gençler 66, Antep 57, FB 51, TS 51
4 büyük ligi: BJK 14, GS 9, FB 7, TS 3
2003/04
TSL: FB 76, TS 72, BJK 62, Antep 57, GS 54
4 büyük ligi: FB 14, BJK 9, GS 5, TS 4
2004/05
TSL: FB 80, TS 77, GS 76, BJK 69
4 büyük ligi: GS 10, BJK 10, FB 9, TS 6
2005/06
TSL: GS 83, FB 81, BJK 54, TS 52
4 büyük ligi: FB 14, GS 10, TS 5, BJK 4
2006/07
TSL: FB 70, BJK 61, GS 56, TS 52
4 büyük ligi: FB 14, TS 10, GS 6, BJK 4
2007/08
TSL: GS 79, FB 73, BJK 73, Sivas 73, TS 49
4 büyük ligi: FB 12, GS 12, BJK 9, TS 3

4 büyük liginde puanlar eşit olduğunda takımların birbirleri ile oynadığı maçlara göre sıralama belirlenmiştir.

Görüldüğü üzere 6 maçta 14 puandan daha fazla toplayan takım yok. İngiltere'de ise sadece Chelsea'nin 2005-2006 sezonunda 15 puanı var. Ezber bizde 2 kere bozulmuş. 2007-2008 sezonun da sayarasak 3. 2005-2006 sezonunda sen Fener olarak derbi maçlarda 14 puan topla ama 10 puan toplayan Galatasaray'a şampiyonluğu ver. (o sezonun günahı olmaz) Bizde zaman zaman araya sıkışan Antep'ler, Sivas'lar ve Gençler'ler (olmadı galiba) var. Buradan nasıl bir sonuç çıkar orasını sizlere bırakıyorum. Orada büyük maçları alarak şampiyon olursun ama burada olamazsın gibi bir anlamdan ötesine geçmemiz lazım. Şöyle geniş bir zaman bulduğumuzda ilgili liglerin puan kayıplarını da bir inceleyelim bakalım. O zaman bazı şeyler daha fazla netleşecektir.

25 Eylül 2008 Perşembe

Yazmasak olmaz 2


Carragher ve Gerard'ın küçüklüklerinde Goodison Park tribünlerine uğradıkları rivayet dilir. Keza Fowler'in. Bunların rivayet olduğunu kabul edelim. Ama Carrager'in UEFA sitesindeki sohbette "evet ama küçükkene" demişliği kayıtlara geçmiştir. Afadersiniz çok da umrundadır Kop tribünlerinin. Gerard'a ya da Carrager'a Everton'lu diyerek sırt çevirenin taraftarlığı ne kadar geçerlidir orası tartışılır tabi. Hep Emre dedik de bir de Fener taraftarındaki değişim boyutunu küçük bir örnekle irdeleyelim. Fatih Akyel Ocak ayında Fener'e gelmiş Mallorca'dan ve 16 Şubat 2002'deki Galatasaray maçına çıkmış. Haken Ali Aydın. Fener 1-o galip. Galatasaray'ın 4 kırmızı kartla bitirdiği, son dakikalarda neredeyse berabere bitecek maç. Johnson 0-1'i tarih edecek maç aslında. Hasan Gökhan Şaş'ın kendini kaybettiği ya da Fatih Akyel'in Bülent Korkmaz'a saldırdığı maç da diyebiliriz. Takımda Rapaiç var, Anderson var, sonradan Hain Revivo diye bağırılan Haim Revivo var. Tribünlere ilk kim çağrılıyor bu maçta dersiniz? Fatih Akyel. Normalde futbolcuları tribüne çağırma tezahüratları malumunuz. I love you Uche ile başlar, rap rap rapaiç ile devam eder Kadıköy'de. Haim Haim Haim Revivo falan o zamanlar. Fa tih Ak yel lay lara lay lara lay lara lay lay.....Böyle bir tezahürat belki var belki yok. Hatırlamıyorum. Fatih Akyel henüz beton olan maraton tribüne yaklaştığı gibi Fener seyircisi küfürü basar. Fatih'e değil ama Galatasary'a. Fatih Cimbom'un a........s.....Bu olay aynen böyle gelişmiştir. 6 sene sonra kombine sayısı 30.ooo küsur. Seyirci profili oldukça değişmiş durumda Kadıköy'de. Yazmasak olmaz dediğimiz yazıdaki 30.425 ile Fatih Akyel'i çağıran 30.425 arasında fark var. Hulasa, Emre 13 yaşına kadar mahalle aralarında Fener forması ile top oynamış olsa da -ki öyledir- Cim Bom'lu olmuştur. Şimdi de Fenerlidir. Aranızda o gün Fatih Akyel'e yukarıdaki gibi bağırıp şimdi Emre'ye bağırıp çağıranınız var mı? Belki var belki yok. Kadıköy'ü Kop yapmak istiyorsan topuna bak kardeşim Emre. Gerisi gelir.

Yazmasak olmaz


Fener-Gençler maçından sonra Emre Belözoğlu ile ilgili karalamıştık. Emre'nin doğuştan Fenerliyim açıklaması bir kriz iletişiminin iyi yönetilememesi aslında. Fener seyircisi Emre'yi kucaklamıyor. Futbolcu kötü oynadığı zaman nasıl olumsuz bir şekilde eleştiriliyorsa iyi oynadığı zaman olumlu eleştiri almak istiyor. Emre Gençler maçında en iyi maçını oynadı. Taraftar, Güüüzaaa ve Alex dese de malumunuz Emre adını pek ağzına almadı. Maça giden arkadaşlarımızdan da bunu teyit ettirdik ki yan basmayalım. Emre bu sürecin yaptığı açıklamalarla değil de sahada vereceği cevapla kendi lehine döneceğinin hala farkında değil. Kendini açıklama yapma gereğinde hissetmesinin sebebi bence budur. Özellikle Kadıköy'de kombinesi olan 30.425 seyirciye verilen bir mesaj. O 30.425 oldukça önemli çünkü. Zaten Aziz Yıldırım'ın da imzadan hemen sonra Fener taraftarına Emre ile ilgili verdiği mesaj bu kaygılardan ötürü. Emre'nin başarılı olmadan bunu değiştirmesi çok zor. Konuşarak Fener seyircisinin seni bağrına basmasını istiyorsan geç kalınmış bir açıklama. İmzayı atarken yapsaydın o zaman bu açıklamayı töbe töbe. Oldukça gereksiz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz felsefesi üzerinde daha fazla kafa patlatmasını kendisine salık veririz. İmzayı atarak ve konuşarak değil...Yapman gerekeni yaparak. Gerisi gelir.

St. James' Park


Amaç?


Newcastle'nin yeni managerinin Terry Venables olacağı konuşuluyor. Daha doğrusu konuşulması normal çünkü Venables görüştüğünü doğrulamış durumda. Kararını bildirecek bugün. Yani bugün Newcastle yeni managerine kavuşabilir. Spurs'a kaybettikleri maçta statta 20.577 kişi vardı. İngiltere'de Man United ve Arsenal'den sonra bir sezonda en fazla seyirci ortlamasına oynayan takım olan Newcastle'nin 20.577 kişisi maç kupa maçı olsa da bir "mesaj kaygısına son" değildir. 2007-2008 sezonunda 51.321 ortalama ziyaretçisi var St. James's Park'ın. 2007-2008 sezonunda da ligi bitirdikleri yer 12.'lik. Bu ne sevgi, bu ne ızdırap. 2003'te Leeds'i çalıştırdığından beri herhangi bir takım çalıştırmadı Veneblas. Amaç şudur..."Taraftar benim varlığımdan rahatsız. Bu kulübü bir an önce satmak durumundayım. Hatta hemen. Takımın başında şu an birileri olsun da kim olursa olsun çok da önemli değil. Eğer kulübü satamazsak aman düşmeyelim bu da bizim için yeterlidir. Alt tarafı yeni gelenlere enkaz devretmiş oluruz"Hadi bana eyvallah.

İstatistik


Sporting Gijon 4 maçta 19 gol yiyerek sonunculuğa demir attı. Real Madrid'den 7, Barcelona'dan 6, Sevilla'dan 4, Getafe'den 2 gol yediler. Ben böyle fikstüre ne diyeyim. Ama bu takım oynadığı her maçta gol atma başarısını gösterdi. 4 haftada 6 golü var. Hatta Villareal, Valencia, Almeria ile birlikte ligin en golcü 5. takımı şu an. 6 gol at ama gol dahi atamayan Malaga senin üzerinde olsun. Gel de defans yapma. Bu hafta içeride Villareal maçından alınacak puan birşeylerin başlangıcı olabilir. Ama asıl Villareal maçından sonra Sporting'in haftaları başlıyor. Mallorca, Osasuna, Deportivo ve Numancia. Sevilla ve Real maçlarında seyrettim Sporting'i. Pozitif oynamaya çalışan bir takım. Pozisyon buluyor takım, atıyor da...Neredeyse Sevilla'yı götürüyorlardı. Ama öyle kolay gol yiyor ki işte bu takımın dengesini alt üst ediyor. E zaten gol atana değil gol yemeyene puan veren bir sistem var dünya'da. Bak 6 tane atmışsın ortada puan yok. Elin Malaga'sının golü yok ama üzerinde. Defence, defence...Sporting'i 5 hafta sonra konuşalım derim.

Fırat İşbecer'le Verkaç dinlerken


Akşamları iş çıkışında Lig Radyo'da Fırat İşbecer'le verkaç dinliyorum. Hergün Kumburgaz-Fulya arası radyosuz çok zor. Ev ve iş arası 55 km. Sağolsun bizim blogdan bahsediyor bazen. Uefa maçlarının olduğu bir akşamdı galiba. Hayatında İddia oynamayan biri olarak dinliyorum. Alt diyor biri diğeri üst diyor. Hala da bilmiyorum ne olduklarını. Alt-üst?Üsküdar'dan bir arkadaş bağlandı. İddia bayisinin önündeymiş. Noter'de çalışmakta. "Feyenoord maçı öyle rahat kazanamaz banko oynamayın bu maçta sürpriz olur" dedi. Uzun zamandan beri takip etmekteymiş Kalmar'ı. Yahu Kalmar kim, oyun sistemi nedir, kimler oynuyor? Her İsveç takımı aynı mıdır? Ertesi gün bir baktım ki Kalmar galip. 0-1. Takımı takip ediyorum derken herhalde uydudan İsveç ligine çanağı çevirip takip etmiyor. Lig'deki durumu ve aldığı sonuçlar belirleyici oluyor. Biz boşuna mı yazıyoruz diye düşündüm. Bloga bir Kocaeli-Galatasaray maçının devre arasında ikinci yarı olacakları yazdık pazar günü, onda bile -az da olsa- acaba dedim kendi kendime. Epey telefon aldık sonra orası ayrı. Adam kağıt üzerinde olayı bitirmiş. Sağolun tutturdum diyor. Fırat diyor ki "E Man Utd-Villareal maçı?"Hani ben banko United demiştim demeye getiriyor. "Ben United'a oynamadım. Son haftalarda falan filan..." Bak...Körleme de değil. Sentez yapıyor adam.

Bağrına basmak


Allianz Arena'da Bremen'den 5 yedikten sonra 65.000 kişiye oynamak herhalde her takıma nasip olmaz. (muadil anlamda)Küçük bir barışma gibi oldu Nürnberg kupa maçı Bayern için. Klinsmann bu sefer Van Buyten, Lell ve Van Bommel'i yanına aldı. Büyük takımlarda işler yolunda gitmediği zaman neşter anında iniyor. Bunu Lazio karşısında Milan'da gördük. Dün akşam da devam etti bu zihniyet. Doğru giden aracın tekerine çomak sokarak daha hızlı gitmesini sağlamak...Bilmiyorum. Podolski'de oturdu Klinsmann'ın cibinliğinde. Zaten oturmaya alışık. 4'lünün yerinde Oddo, Ottl, Borowski ve Klose vardı sahada. Podolski 81'de Toni'nin yerine oyuna girdi. Borowski atmaya devam ediyor. Diğer skor Klose'den. Bayern 2-0 galip. Ama hepsinden önemlisi Euro 2008'de İtalya maçından beri sakat olan Ribery'ye kavuştu Bayern. 65'de Klose'nin yerine 2008-2009 sezonunun debut'unu yaptı. Bazen elindeki malzeme adamı kandırır. Bu malzemenin kötü olmasından değil beraber tadının kötü olmasından kaynaklanır. Van Buyten-Demichelis-Lucio 3'lüsünü hele hele Werder Bremen maçında denemek biraz fazla lüks oldu galiba. Lütfen Meira-Emre-Servet de denemeyin. 4-4-2 oynadı Bayern. Özüne döndü, Ribery'yi bağrına bastı...Neşter geldi..Hem oyunculara hem de sisteme...

24 Eylül 2008 Çarşamba

Carlos Luciano Da Silva


Ne Essien'miş. Chelsea onun yokluğunda rotasyonla nasıl daha az sorun yaşarım derdinde. Obi Mikel'i kaybetmemek için Scolari açıklamalarında dikkatli sözler sarfetmiş. "Bu 33'lük Mineiro'yu aldık. Aldık ama bi sor neden aldık. Bütün yük Obi Mikel'in üzerinde. Sil süpür falan. Yazık. Deco'nun da sakatlığının durumu hakkında bir bilgimiz yok. Mecbur kaldık. Bu Mineiro kim derseniz aynen Makalele'dir. 10 gün civarında reserve de oynar. Daha sonra bakacağız. Bana biraz seçenek sunacağı kesin" Mineiro 33 yaşında. Umrumda değil pek yaşı. Sadece Almanya tecrübesi var o da Hertha Berlin'le. Ondan önce de memleketinde. 25 kez Brezilya forması giymiş. Zamanında A. Wenger de ilgilenmiş kendisi ile. Hatta sezon başında. Ama Flamini ve Gilberto'nun gitmesine rağmen adam yerine koyup bu adamı almamış. Scolari denize düşen yılana sarılır hesabı sarıldı kendisine.

Güntekin Onay'ın bir yazısı


"Bizde çok beğenilen Beşiktaşlı Delgado orta saha oynuyor. Yani kendisinin modern futbolda yerine getirmesi gereken bir çok sorumlulukları var. Ancak bırakın forveti orta sahada oynayan bu oyuncu en son faulünü Beşiktaş'ın Galatasaray ile oynadığı 24'üncü hafta karşılaşmasında yapmış. O maçta 1 faul yapan Arjantinli yıldız, forma giymediği Sivasspor maçı haricindeki 6 maçta rakiplerine tek bir faul bile yapmadan maçları tamamlamış. Buradan bir yanlış anlaşılma çıkartan olmaz umarım. Rakiplerine tekme atsın, çeksin, itsin, vursun diye bekleyen yok... Ancak görünen o ki beyefendinin sahadaki mücadele ile, rakiple falan da hiç alakası yok. Futbol hızlanıyor, değişiyor..Süper yetenekler de koşuyor, savaşıyor...Peki değişimin farkında olup ayak uydurmaya çalışan var mı?" Güntekin Onay bu yazıyı NTVSpor'da 2 Haziran 2008 günü yazmış. Antep maçında Ertuğrul Sağlam Delgado'yu Uğur İnceman'la beraber oturtunca bu yazı geldi aklıma. İkinci yarının ortalarında Delgado oyuna girdi ve maçın 78. dakikasında faul yaptı. Şöyle kayarak. Demek ki Delgado'yu oturtunca değil Delgado faul yapınca bu yazı aklıma gelmiş. Girdiği gibi faul yaparak bütün istatistikleri yerle bir etti Delgado. Oturtmak gerekiyor bazen demek ki. Hele Antep, Kayseri, hatta sağlam bir Galatasaray'a karşı. Fener'e karşı oynayabilir sorun değil. Eskiden çok rahat konuşuyorduk bu konularda. Futbolu çok iyi bildiğimizi düşünerek sallayıp duruyorduk Delgado'ya, Alex'e. Delgado'nun benim futbol anlayışımda yeri yok diyorduk. Hala da yok ya neyse. Ama tut ki sen Ertuğrul Sağlam'sın. Şimdi işler değişmeye başladı. Bu adamların yeri senin futbol anlayışında yok ama Turkcell Super Lig anlayışında var. Kaldırıyor ki ne kaldırıyor. Üüüü, üüü. 3. turda UEFA'da elensen kim ne der sana? Hiçbirşey. Bu takımların bazen tabela değiştirmesi de gerekiyor. Hiçbir şey oynamasan da karşı takım çok güçsüz olsa da tabelanın değişmesi gerekli. Peki şimdi sana soruyorum Ertuğrul Sağlam? Yani size...Atar mısın, satar mısın?

Bakkaliye..


Futbol ekonomimizin sığlığı malumunuz. Geçenlerde bir şey dikkatimi çekti. PL'de hiçbir takımın göğüs reklamı aynı değil. Hepsi birbirinden farklı. Acaba her firma sadece tek bir takımın göğüs sponsoru olabilir diye bir kanun mu var İngiltere'de. Bilmiyorum ama inceleyelim. Arsenal Fly Emirates (Havayolları), Villa Acorns (Hizmet Sektörü, Çocuk Bakıcılığı), Blackburn Crowne Paints (Hizmet Sektörü, Dekorasyon), Bolton Reebok, Chelsea Samsung, Everton Chang, Fulham LG, Hull City Karoo (Şehrin İnternet Portalı), Liverpool Carlsberg, Man City Thomas Cook (Kargo), Man United AIG(Sigorta), Boro Garmin (Navigasyon Sistemleri), Newcastle Northern Rock (Banka), Porstmouth OKİ (Yazıcı), Stoke City Britannia(Finans), Sunderland Boyle Sports (Bahis), Tottenham Mansion(Bahis), WBA T Mobile(Komünikasyon), West Ham XL mağduru, Wigan JJB Sports(Spor Mağazası)...Göründüğü üzere her takımın göğüs sponsorları birbirlerinden farklı. Ortak co sponsorları yok mu? Var elbet. Bizdeki durum nedir diye bakarsak? 3 takımın göğsünde Avea, 10 takımın göğsünde ise Turkcell var. Kocaeli Tüpraş, Eskişehir Eti, Beşiktaş Cola Turka, Antalya Merdan Otel ve Belediye Kalpen. 13 takımın göğsünde GSM operatörü var. Turkcell ve Ülker desteğini çekse ne olur bilemiyorum valla Lig'den. Bizimki hem isim sponsoru hem de 10 takımın göğüs sponsoru. Vestel'in kaçışı malumunuz. Şu anda tamamen telekomünikasyon ağırlıklı göğüs reklamlarımız. İngiltere' de ise durum farklı, sponsorluklar farklı sektörlere dağılmış durumda. Bunun yanında takımlar da farklı firmalara dağılmış durumda. Ekonomide yayılabileceği en geniş alana ulaşmaya yakın bir noktada yani. Bunun faydası olabilir mi peki? Şu açıdan yararlı olduğu kesin; kaynakların verimli kullanımı. Tek bir sektöre abanmadan firmaların efektif bir şekilde kullanılması. Örneğin T- Mobile bizdeki Turkcell gibi bütün takımlara birden reklam verse, WBA hali hazırda elinde tuttuğu sponsorluk anlaşmasındaki kadar para alabilir mi? Bu noktada şu ihtimal geliyor bir de aklıma, kulüplerin birbirleriyle yaptığı anlaşmalar. İki tane bakkal olsun mesela, aynı fırından ekmek alıyorlar satmak için. Fırının da üretim kapasitesi sınırlı, 100 tane üretebiliyor en fazla, 50-50 veriyor iki bakkala. Bakkallar anlaşıyor ve diyor ki; " Kardeş ben A fırınından alayım sen de B fırınından al, daha fazla ekmek satıp daha çok kar edelim". Sen sağ ben selamet. Tabi bunu yapabilmek için çok tip fırının olacak ki diğer takımlar da onla anlaşabilsin, bütün takımlar fırıncı Turkcell' e kalmasın. Senin Akbank fırının futbola bulaşmıyor mesela, Aras Kargo 3 büyüğe reklam veremiyor. Ray Sigorta' nın Fenerbahçe' ye sponsor olacak bütçesi var mıdır? Barçın Spor Göztepe Süper Lig' de olsa ne kadar para verir, ya da vermek ister mi? Fırının çok olmayınca bakkalları da küstüremezsin tabi. Tek fırın var ve diyor ki " Ben sadece Beşiktaş fırınıyla çalışacam arkadaş, başkasını istemem!". Aziz Yıldırım yıkmaz mı ortalığı? Şayet federasyon gidip değişik fırınları sektöre çekmeye çalışırsa, o zaman Aziz Yıldırım da mutlu olur, Polat bakkaliyesi de. Esas sorun da şu aslında bu noktada, ligimizin marka değeri nedir ki fırınlar can atsın gelmek için?



Ya yazıyorsa


Bobo, hiçbir futbolcunun sözleşmesinde, “İlk 11’de oynar” diye yazmadığını belirtti, “Benimkinde de yazmıyor” dedi. Anelka'nın sözleşmesinde "sakat olmadığı sürece ilk 11'de oynar" diye bir madde var mıydı yok muydu diye soralım o zaman. Başlamadan biten bir transferin kesin kanıtıdır bu madde. Götürüsünün getirisinden fazla olduğu...Alınan parayla satılan paradan bahsetmiyoruz tabi burada. Fener iyi paraya sattı Bilal Oğlan'ı. Sen Semih'sin. Adamın sözleşmesinde de böyle bir madde var. Ne yaparsın? Zaten adamın gelmesinin yarattığı bir bunalım var. Bir de "ağzımla kartal tutsam top oynayamam" durumu var. Neden sadece kaça aldın kaça sattın analizleri yapıyorsunuz diye sorarım bu futbol ekonomistlerine...Fener Anelka'dan para kazanmış, zarar etmemiş...Ooooo oooo oooo ooo ooo pierre fan hydonk der geçer Fenerliler. Ee bu adam çok oturdu kulübede diyenlere de cevabımız canı istediği gibi takıldı olacaktır.

23 Eylül 2008 Salı

Atı Alan Üsküdar' ı Geçmiş


Mafya bonservisli Tevez' in hikayesi malumunuz. West Ham sonrası Manchester. 2007' de West Ham' da oynarken harikalar yaratmıştı son haftalarda, takım onun sayesinde kümede kaldı. Olan Sheffield' a oldu. Bu dönem öncesi West Ham transferde usulsüzlük nedeniyle 8 mio sterlin cezaya çarptırılmıştı. Usulsüzlük noktası ise bonservise üçüncü bir şahsın sahip olması, bu PL' de yasak. Cezadan sonra Tevez' in oynaması ile ilgili bir sorun olmadı, çok kritik 6 puan kazandırdı takımına. Sheffield yöneticileri de iddia ediyor ki; Tevez oynamasaydı West Ham en az 3 puan kaybederdi, biz de kümede kalırdık. Bu sebepten talep ettikleri tazminat 30 mio sterlin. 20 mio' su kaçan televizyon ve reklam yayın hakları için, 4 mio' su Jagielka' nın Everton' a olan transferinden doğan kayıp için. ( Jagielka' nın sözleşmesinde takım küme düşerse 4 mio' ya serbest kalır maddesi bulunuyor o zaman. Sheffield yöneticileri ise o dönemde oyuncunun gerçek değerinin 8 mio olduğunda ısrar ediyor.) Kalan kısım ise bilet satışlarındaki azalma vs. den kaynaklanıyor. Söylenilenlere göre FA' den bağımsız bir heyet haklı buluyor Sheffield' i. Atı alan Üsküdar' ı geçmiş dedik ama geri dönmesi çok da büyük sürpriz olmaz. Bana göre tazminatı ödemesi gereken Federasyondur bu noktada, oynama yasağı gelmemişse şayet, West Ham' da bir günah göremiyorum..

Ricardo'nun ardındakiler ve Edu'nun


Ricardo Carcalho 1-1,5 ay arası sahalardan uzak kalacak. United maçında sol dizinden sakatlandı. Essien'in durumu zaten malum. Deco da bir hafta civarı yok. ŞL maçına yetişirse ne ala. Herkes Essien'in yokluğunda Obi Mikel'in yetersizliğini konuşsa da Lampard, Deco, Ballack ve Obi Mikel bu yokluğu döne döne kapatmaya çalışacak. İngiltere'de konuşulan Carvalho'nun yokluğunda o eksiği kapatacak Alex'in Terry'nin doğru partneri olmadığı. Lorent Blanc ve Popescu bozması zekası futbol için fazla gelişmiş Carvalho'nun yokluğunun (bu tanımlamalarım hepsi kendisini övmek için ifade edilmiştir) Portsmouth, Stoke City, Cluj, Villa ve Boro maçlarına denk gelmesi nispeten iyidir. Takım daha sonra Roma ve Liverpool deplasmanlarına gidiyor. Alex ve Terry'nin varlığı Chelsea orta sahasının bal için daha fazla çiçek gezmesine sebep olabilir. O balı ağızlarına çalıyordu Carvalho. Alex kötü defans oyuncusudur demiyoruz tabi ki. Şunu diyoruz hatta. Carvalho sakatlanacağına bu dönemde Terry sakatlansa daha iyiydi Chelsea için. Sonunda doğru yapıyı kurduk şükürler olsun. Bir de elinde Branislav Ivanoviç var Scolari'nin ama şimdiye kadar yüzüne fazla bakmadı. 9 milyonluk adamı bir "debut" yapın yahu. Bir kere 18'e alındı o kadar şimdiye kadar. Bu bölgenin genelde 2 kişilik düşünülmesi gerekliliği sıkıntıyı yaratan. Önemli olan Carvalho'nun alternatifini yaratmak değil. Bu dönemi sıkıntısız bir şekilde atlatabilmek. Chelsea'de de var bu sorun, United'te de...Al Metzelder. Buyur seyret beyfendiyi Real'de. Casillas ikisini çıkarırsa ne mutlu. Cannavaro ve Pepe haftaya geliyor zati diye düşünüyor topları çıkarırken. Fener'de bu sıkıntının olması gayet normal. Aynı Carvalho örneğinde olduğu gibi bir örnek vereceğim. Edu yerine Lugano sakatlansaydı bu dönemde belki Fener Edu-Yasin-Önder-Can ikilisinin rotasyonunu daha sağlıklı yapabilirdi. Böyle olsaydı şöyle olsaydı. Uzatmasan artık...

Standartlar ve Emre Tilev


Sahadaki çizgilerin tamamının genişlikleri eşit olmalı ve 12 cm'den fazla olmamalıdır. Korner direği 1,5 metreden kısa olmamalıdır. Kural öyle der. Emre Tilev'in 7,32-2,44 sevdasına yazdım bunları. Top çizgide kalıyor, geçmiyor, geçmiyor... O 12 cm'yi geçmiyor desin bazen. Tevez "bu korner bayrağından sadece 18 cm uzun" da güzel olur mesela. Ya da "12 cm çapındaki direğe topu nişanladı" desin bazen... Öğrendik artık 7,32-2,44'ü. Yeni birşeyler söylemek lazım.

Mangal ve külleri 2


Dün PL'de oynayan ve PL'de managerlik yapan ilk siyahi oyuncunun Paul Ince olduğundan bahsetmiştik. Sene 2008. Dün yazımızın sonunu yönetilenler ve yönetenler olarak tamamlamıştık. Four Four Two dergisinin Eylül sayısında da ırkçılıkla ilgili güzel bir yazı var. Burak Cop imzalı. İngiltere A Milli Takımı'nda forma giyen ilk siyah We are the best Nottingham Forest'li Viv Anderson. Sene 1978. 20 yıl olmuş daha. Efane N. Forest'in efsane manageri Brian Clough'un sağ beki. Daha sonra ver elini Arsenal. 86 Meksika elemelerinde ilk golünü atıyor Viv Anderson İngiltere adına. Yer İnönü. Skor 0-8. 87'de Alex Ferguson'un ilk transferi. 3 yıl United sonra S. Wednesday ve Boro'da final. 97 yılında N. Forest tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 11'inin seçilmesi için yapılan ankette oyların %96'sını alarak en iyi sağ bek. Ince gibi o da bir ilk. Viv Anderson. 20 senede ne çok değişmiş değil mi? 2028'de bakalım kaç tane Paul Ince sayabileceğiz PL'de takımının başında. Belki 3 belki...

22 Eylül 2008 Pazartesi

Hasret


Çıkın oynayın


Öncelikle Kanal A'dan gelen açıklamayı yazalım. Kanal A'nın Saran'la yaptığı anlaşmada gereği Fransa Ligi maçlarını uydudan şifresiz yayınlayabildiğini iletti. İzin dahilindeymiş. O zaman NTV'ninkiler neden izin dahilinde değil de uyduda Mc Gyver'cilik oynuyorlar orasını hala bilemiyorum. Çarşamba 21:45'te Kanal A'da Newcastle-Spurs maçı var. Carling Cup maçı. PL'de 5 hafta sonucu Spurs sonuncu Newcastle ise sondan ikinci. İki "olmayınca olmuyor, yıllar geçiyor olmuyor" takımı sahaya çıkıyor. Kupa falan hikaye. Düzlüğe çıkmak için bir şans. Her ikisi için de. Taktik falan hikaye bu maçta diyeceğim diyemiyorum. Biz de bunu dersek, kapatalım blogu. Egemen'in kulaklarını çınlatacağım. Telegol'de konu Carlo Ancoletti ve Terim. Samet Aybaba ikisinin arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyuyormuş. "Terim taktiğe çok önem veren bir hoca. Ancoletti ise daha çok çıkın oynayın tarzı" Ha? Milan ha ora. A C M I L AN. Milan ve çıkın oynayın. Kaka çık oyna oğlum. Gol at. Abbiati sen de topu tut lan. Ha zaten hepiniz neredeyse 4-5 seneden beri buradasınız, e ben de buradayım. Ne taktiği bizi bilen bilir...Çıkın oynayın tarzı...

Mangal ve külleri...


Bugün Eto'o en sevdiğim film "Philadelphia " diyor, Çarşı ise "hepimiz Etoo'o'yuz". Patrick Ewing kendisine atılan muzlardan sakatlanmamayı başararak basketbol hayatını tamamladı. Buradan hangi örnekleri versek de yazımızı renklendirebilesek diye bir amacımız yok. O renklendirme çalışmaları bizim insanlığımızı çalarak bizi 10 metre ofsayta düşürmüş durumda. Telefon kulübesinde çalım yemeyi tercih ederdim. Ya da Baki Mercimek'ten beşlik. Siyah, beyaz ve sarının anlamına bu açıdan hiç yaklaşmayacağım. Anlam yüklemeye çalışanı da tanımayacağım. John Barnes mi desem Sol Campbell'mi? Hırvatistan'a 3 gol atan Walcott'mu? Ince'mi yoksa Heskey'mi? Rio ve Les Ferdinandlar mı? Des Walker mı yoksa...Örnekleri siz çoğaltın ben yazayım. Hepsinin milli formayı terletmişliği var. Dahaları var. Lafı nereye mi getireceğim? Paul Ince PL'de oynayan PL tarihinin ilk siyahi manageri. Mangal ve külleri. Atarken, tutarken. Bırakmazken. Yöneten ve yönetilen.

21 Eylül 2008 Pazar

Carlo'nun cibinliği


Dakika 65. Artık Milan'la ilgili küçük bir post girmenin zamanı gelmiştir. Lazio ilk 2 haftanın sükseli takımıydı. Milano'da şu an maç 4-1. Carlo yanına cibinlikli bir kulübe yaptırmış. Sivrisinek falan gelmesin diye. Yanına da Ronaldinho, Sheva ve Flamini'yi oturtmuş. Nazarlığı da asmış. Kaladze-Maldini demiş. Sola Çeki koymuş sağa da Zambrotta'yu koymuş. Boriello zaten evlat. Pato, Seedorf, Gattuso, Ambrossini, Kaka...Abbiati kaleci o sayılmaz. Tamammmmm. Carlo "Tranfer mransfer dedik .......2 hafta da 0 çektik. Ben bi Zambrotta koyarım yanına da 10 tane kaşar koyarım alırım 3 puanımı" demiş. Yani yılların eskitemediği gelenek. Köklerine dönmüş Milan bu hafta. Son söz Zambrotta'ya "Baba sen ne yaptın öyle ya". Kaka'nın golünü 2-3 ayda bir de olsa bizim ligde görürüz hadi bir şekilde...Ama kanattan biri alacak, gidecek, gidecek 31 metreden bam...İşte bu çok zor.

Tek kimlik




Bundesliga'da böyle bir kural yok. Formanın sırtının üst tarafına Bayern "Bayern München" yazıyor, Bremen ise Ozil. Tabi ki tercihimiz en üstte takımın isminin yazması, numaranın altında ise futbolcunun isminin. PL'de ise yazı karakterine varıncaya kadar aynı. Sadece renkleri değiştirebiliyorsunuz. Numaraların içindeki amblemler falan bile düşünülmüş. Adidas da olsa, Umbro da olsa, Le coq da olsa. Bizim lig de hangi takım ilk bunu yapar, numaranın üzerine çakar takım ismini biz de alkışlarız bunu.

Sebep?


Bellinzona maçında Galatasaray'ın giydiği formalar üstte. Kocaeli maçında da Galatasaray aynı turuncu formaları giydi. Tek bir farkla. Neydi o fark? Sırt numaralarının rengi. UEFA büyük ihtimalle "olmaz kardeşim turuncu formaya koyduğunuz kırmızı numaralar görünmüyor" dedi. Galatasay da sırt numaralarını siyaha çevirdi. Buradaki hakemler x ışını kullanıyor ya gerek yok. Orada öyle burada böyle...

Kocaeli- Galatasaray Maçının Devre Arası


Maçın devre arasındayız şu an. Kocaeli 10. dakikada Taner'le golü buldu. Golü bulana kadar topla oynama %80'e %20 falandı herhalde. Moral bozucu GS'li futbolcular için. Baros golü bulana kadar Kocaeli'de top oynayan 11 futbolcu da 80 dakika savunma yaparak biz bu maçı bitiririz diye düşünüyordu herhalde. Tek silah kafayı kaldıran 20 metre Bülent'e atacak, Bülent de 25 metre Taner'e atacak. Tek hücum planı buydu ilk yarı Kocaeli'nin. Galatasaray Baros'la golü bulması x kişi ile golü bulacaktı. Böyle maçlar seyrettiğim zaman üzülüyor insan. Kemal Aslan'a üzülüyor, Engin İpekoğlu'na üzlüyor. Türk futbolcusunun pozisyon gereği değil de itirazdan saçma sapan kartlar görmesine üzülüyor. Galatasaray bu takıma karşı 5 net gol pozisyonu bulur ve 2 de gol atar diye bekliyorum ikinci yarı. Bakalım Kocaeli koskaca bir 45 dakika bu sefer de maçı berabere bitireyim diye mi sahaya çıkacak?

Guti' nin Halleri..



Tam adı Jose Maria Gutierrez Hernandez. Real Madrid' in metroseksüel topçu tayfasından geriye kalan son adam belki de. Bana, " Maçı izlerken sahadaki en yakışıklı adam olarak gözüken ama kamera yakın çekime girince hiçbir şeye benzemeyen adam kimdir?" diye sorsalar tartışmasız Guti derim. Bakımlı durur uzaktan, saçlar falan.. Neredeyse her sene de formasının sırt yazısını değiştirir bu. Yalnızca Guti H. ve şu an kullandığı Guti Haz.' ın fotoğraflarını bulabildim. Aklımda kalan diğer sırt yazıları ise şunlar; J. Guti, J.M. Guti ve Guti Hernandez. Başka sırt yazısını bilen varsa beri gelsin, yorumlarda aydınlatsın bizi..

20 Eylül 2008 Cumartesi

Önemliydi


Fener seyircisi adam koştukça güüüzaaa güüüzaa diye bağırıyor. 14 milyon euro değil de "adam yırttırıyor kendini" durumları. Buna bile hasret. Mücadele eden adama hasret olunur mu? Elektriklerimiz bugün kesilmedi durumu gibi. Yunanistan maçı bittiğinde 10 kişiye sırtını dönüp Marco diye bağıran seyircimiz gibi. Araya da gol sıkıştırmaya başladı Güiza. Daha fazla sıkıştıracaktır. Arada taraftar Alex'i de sıkıştırdı. Gelelim asıl konumuza. Emre Fener'e geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. Başkanın demesi ile kucaklamıyor Fener taraftarı Emre'yi. (Carlos'u da şöyle bir sessiz karo geçti o kadar)Tık yok Emre'ye. Maç 1-0 devam ederken top hırsızlığı yaparak Alex'in önüne bıraktığı top kırmızı oldu. 2 geç gelseydi "ulan ya bu maçı da kazanamazsak, hem de 10 kişiye karşı" psikolojisi başlıyordu. Top kazandı, çok mücadele etti, rakip de düşünce iyi toplar kullandı. Koşan kavramını pek kullanmam çünkü ağzım yandı bir kere. Genç takım hocamız "o zaman 11 tane Mehmet Terzi koyalım takıma, sizin ne farkınız kaldı ulannnn" diye bağırınca...Koşan takım ifadesini literatürümüzden çıkardık. Rakibi bozmadıktan sonra koşsan ne yazar. Yanında koş dur. Daha önce Fener'i ileri taşıyacak iki adamdan biri demiştik Emre için. Diğeri tribündeki Deyvit. Josico iyileştiğinde banko oynayacaktır, Emre ile. Ara orta, orta, hücum ara ve hücum oryantasyonu için bu adamın ne kadar önemli olduğunu ben biliyorum ama tribün bunu dillendirmeyecektir. Ya da Emre'nin istikrarsızlığına çok be çok istikrar katması gerekecektir bunun için. Belki yine de olmayacaktır. Çift taraflı oynayabilen Emre ve ona tek yönde ayak uyduracak Josico Alex'i daha çok ileri itecektir. Şunu bile yazdılar yahu. Aragones gibi adamın futbol anlayışı Emre ile uyuşur mu? Çüşşş...Çüşşş...Alex'in varsa Emre'n ve Josico'n iyi olmak zorunda. Hatlar kopuk yeni yeni tamir edilmeye çalışıyor. Aragones'i asmayın hemen. Önemliydi. Emre...


Photoshop mudur nedir?

Fotoğraf ve haber fenerbahce.org'den. Marca gazetesi 6 Ekim günü Güiza'ya ödül verecekmiş. Güiza Fener'e bu sene geldi. Maç Porto maçı değil. Formadan belli. Lig'de Güiza'nın golü yok. Partizan ve MTK maçı da değil. Hem bu formalar giyilmedi bu maçlarda hem de formada ayyıldız var. Ligi mi kazandın geçen sene kupayı mı aldın da ayyıldız takmaya hak kazandın? Hazırlık maçında atılmış bir gol müdür? Değildir...Bu forma geçen senenindir de resmi sitede bir photoshop oyunu mu yapılmıştır. Galiba öyle olmuştur. Bugün yarın anında yalanlarsanız biz de özür dileriz. Alex galiba...

Zola Upton Park'ta


Başlangıç için kendi sahanda oynamak güzel ama PL'de karşında Newcastle'nin olması daha bir güzel. Helva gibi dağılıyor Newcastle. Zola ilk Upton Park tecrübesinde Newcastle'yi 3-1'le uğurladı. Güzel bir debut...

Tam gına geldi diyecekken


Bir taraftan rapor hazırlamaya çalışıyorum bir taraftan da Denizli-Trabzon maçını seyrediyorum dün akşam. Her ikisini de beceremiyorum ayrı. Bir ara Gökhan Ünal golü attı ve kale arkasındaki Trabzon tribünlerine gitti. Başladı bebeyi sallamaya. Yahu dedim gına geldi artık biraz daha yaratıcılığınızı kullanın da değiştirin şunu. Bebeto'dan beri boğulduk artık. Semih galiba emzik neyin yapıyordu. Zannediyorum ki Gökhan'ın çocuğu oldu. Meğerse Egemen'inmiş. Sevinç aynı olmasına aynı. Ama Egemen'in sevincine tüm arkadaşlarının ortak olması ve bunu göstermesi hoşuma gitti. Gına gelmesini unuttum. Soyunma odasının kader birliği...Top oynayan arkadaşlar bilir. Arkadan birinin gol gelmeyince sallayın şu beşiği artık diye bağırması bile motivasyondur. İnanın böyledir. Haydi aslan, haydi kaplan demekten daha farklıdır. Allah bağışlasın diyoruz.

Vay anasını sayın seyirciler 5 oldu


Werder Bremen Allianz Arena'da tam 5 gol attı. Bayern'in 2 skoru ise Bremen'in eski oyuncularından Tim Borowski'den. Yarına bu maçın istitastikleri daha fazla su yüzüne çıkacaktır. Bayern en son şu zaman şu kadar fark yediydi de falan da filan da. Neyse...Maçın 16. dakikasında Bremenli Baumann'ın gördüğü bir kart var. Sonra da hakemin kendisini uyarmak zorunda kaldığı bir pozisyon. Atabilir miydi? Neden olmasın...Bazı kırılma noktaları vardır ve o noktaların her zaman daha iyinin yanında olmasını futbolun adalet mekanizmasının işlemesi için isterim. Kaptan sahada kaldı bir şekilde. Demichelis maçta Bayern adına sarı kart gören tek oyuncu.Kendi sahanda hem de Werder Bremen'den 5 yiyorsun ve maçı tek sarı kartla bitiriyorsun? Maçı seyretmeden skoru öğrensem Bayern'den kim atılmış kaçıncı dakikada diye sorarım. Maçtan sonra oyuncular arasında yaşananlar o kadar güzeldi ki...Hepsi sinirlerine hakim. Bunu neden yazdım? Bu Bremen'in kendini her türlü kabul ettirmesinin kanıtlarından biriydi. Oyun olarak, skor olarak, hakemin etkisi olmadan, ezerek. Geldim, gördüm, yendim. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'tan 2'si birbiriyle oynasa ve biri birine deplasmanda 5 tane sallasa. Aman Allah'ım. Şu 1.96'lık Mertesacker'in ilacı Naldo'ymuş galiba yoksa Metzelder'le Euro 2o008'de körler sağırlar birbirini ağırlar durumundaydılar. Metzelder'i adam yokluğuna geçen hafta Real maçında seyrettim aynen devam icraatlara. Maçı anlatan arkadaşımıza küçük bir uyarım olacak. Podoski'nin %100 ofsayt olduğu bir pozisyon var. Top Podolski'nin ayağına geldiği gibi de hakem bayrağı çekiyor. Tutturdu hakem şöyle bir düşündü ondan sonra bayrağı çekti diye. Geç çekti bayrağı da falan filan. Değil efendim değil, kuralı uyguladı.

19 Eylül 2008 Cuma

İskoçyalı Sinan..



Pazar günü Man United'i ağırlayacak Stamford Bridge sakinleri. Maç eksiğiyle Mavilerin 6 puan gerisinde olan United kesin olarak kazanmak istiyor haliyle. Sezon başında Scolari' nin ılımlı açıklamalarını elinin tersiyle itip o dakikadan beri Chelsea ve Scolari' ye giydiren Ferguson yine boş durmamış. " Arsenal maçları Chelsea maçlarından her zaman daha büyük olmuştur." diyerek yine ayarı vermeye çalışmış. Amaç ne? Şimdi Arsenal maçları daha önemli oluyor diye sen daha rahat mı alacaksın bu maçı. Ya da topçuların " Ulan sanki Arsenalle oynuyorz ooolm, bi sakin olun be!" psikolojisine mi girecekler. Rakibin moralini bozmak falan da değil bu. Anelka' nın da çıkıp " Gül gibi Arsenal' i bırakmaz olaydım" diyecek hali yok. Neresinden bakarsanız bakın her yönüyle bir Sinan Engin açıklaması bu. Bizim Sinan çıksa " Galatasaray maçları Fenerbahçe maçlarından çok daha önemlidir bizim için" dese " Hoop noluyoruz birader gene!" demez mi herkes. Belki örnekteki gibi derbi değil United Arsenal maçları ama çemkirme konsepti aynı. Sadece bizim ligde olmuyor boş açıklamalar, Sir diye kayırmamak lazım..

Nostaljinin Nostaljisi..

Sadece Fener malzeme değil


İngiltere aşağıdaki maç sonuçlarını tartışıyor. Son PL ve ŞL şampiyonuna neler oluyor? Ronaldo'nun Real Madrid flörtü soyunma odasının ahengini mi bozdu? Carrik'in sakaltlığı takımı bu kadar etkiledi mi? Berbatov yoksa olmayacak mı? Man U bu haftasonu Chelsea'ye de kaybederse neler olur? Fener'i geçtiler valla. Durun bakalım yahu. Galiba Owen H.'in sakatlıktan yeni çıkmış olması, verimsiz oynaması ve M. Carrick'in durumu Alex Fergosun'u fazlasıyla zorluyor. Scholes'in durumu da pek parlak değil. O bölge sorunlu. Liverpool'da Mascherano ve Alonso özellikle Carrick sakatlandıktan sonra epey ağır bastı. Maç orta sahada kazanılır klişesini tekrarlama yazısı yazmıyoruz burada. Ama sanki görünen köy Alibeyköy. 20 dakika Anderson aradım sahada cumartesi günü. Owen ise kayboldu. Lampard, Deco ve Obi Mikel. Against Man United. Coming Soon.


Community Shield: Manchester United 0-0 Portsmouth

Premier League: Manchester United 1-1 Newcastle

Premier League: Portsmouth 0-1 Manchester United

European Super Cup: Manchester United 1-2 Zenit St Petersburg

Premier League: Liverpool 2-1 Manchester United

Champions League: Manchester United 0-0 Villarreal

Yorumsuz


Avrupa Fatihi Galatasarayımız, UEFA Kupası 1. tur ilk maçında İsviçre temsilcisi Bellinzona'yı St. Jakob Park Stadı'nda ezdi geçti, tur biletini şimdiden cebine koydu! Aslan, süper transferi Milan Baros'un attığı 2 golle kükredi! Son sözü 'dünya yıldızı' Lincoln söyledi. Cimbom, 2 Ekim'de Ali Sami Yen Stadı'nda oynayacağı rövanş maçını formaliteye çevirdi.


Başlıktaki gibi yorumsuz kalamıyorsun maalesef. Ezmek ve geçmek. Dün akşam. Aynı maç. Adamlar 10 kişi. İsviçre Ligi. Kalamıyorsun yorumsuz. Tutamıyorsun kendini.


El Diego ve Inter


I think we'll link up with him. He still has great appeal and it seems to me that he is out of the tunnel," Moratti told La Gazzetta dello Sport.


Inter Maradona ile danışman olarak anlaşmak istiyor. Birinci ağızdan bunu okuduk.


Zanetti, Cambiasso, Cruz, Burdisso, Walter Samuel, Crespo takımdaki mevcut Arjantinliler. Olayı Güney Amerika boyutuna taşırsak yukarıdaki isimlere Mancini, Nelson Rivas, Maicon, Cesar, Jimenez, Adriano, Maxwell ve Cordoba'yı da eklemek gerekiyor. 7 İtalyan, 6 Arjantinli, 5 Brazilyalı...1930'lardan beri sever İnter Arjantinlileri. En az İtalyanlar kadar. Ama Napolilerden daha az.