21 Ekim 2008 Salı

Devre Arası


Hadi dünyadaki örneklerini geçelim. Siz hiç Uche'yi ayağının kırıldığı pozisyonun dışında yerde gördünüz mü? Bizim Lugano ve Edu yerden kalkmıyor. Sanki Fener zamanın Alman takımları gibi bir libero ve iki stoper oynuyor ve bizim Lugano ve Edu da takımın stoperleri. Komik durumlar oluyor. "Back to the Future" değil "Back to the Back". Aragones de Doktor...Yani C. Lloyd.

Arsenal gel sen de al?


Medya ve sporda şiddet tezini hazırlarken Galatasaray'ın Leeds maçı, öncesi ve sonrasını mercek altına almış ve detaylı olarak incelemiştim. Beyazıt kütüphanesinde Nisan 2000 tarihli Fanatik ve Fotomaç gazetelerinin fotokopilerini çekmekten bıkıp usanmıştım. Finalde Arsenal rakip olduğunda Star gazetesi şöyle bir manşet atmıştı... "Arsenal gel sen de al". O geldi aklıma şimdi.

Pro License beklemek


Newcastle taraftarının Shearer'i bir gün takımın başında görmek istemesi kadar normal bir durum yok. İçeride aldıkları City beraberliğine dahi "gelecek adına umut verici" olarak bakabiliyorlar. Shearer'in şu an pro licence'si yok. Yani hoppadanak Newcastle'nin başına yasal olarak geçemez. 2003 yılından beri İngilitere'de top level bir takım çalıştıracaksan bu belgeye sahip olman yani "biraz ders çalışman" gerekli. (İsteyen pro licence yazarak wikipedia'dan takip edebilir.) İngilitere'nin 20. büyük şehri olmasına rağmen 52.387 kişilik kapasitesi ile 20 takımlı ligin en yüksek kapasiteli 3. stadı olan St. James' Park, bu kadar başarısızlığa rağmen ilk 8 haftada 47.199 kişi ortalamaya oynadı. İtalya güneyinin, İngiltere kuzeyindeki temsilcisi Newcastle, taraftarıyla var olan bir kulüp. Ve İngiltere'de deplasmana gitmek denince ilk akla gelen kulüp diyebiliriz. Taraftar Shearer'e baskı kuracaktır ve kurmaya da başlamıştır. Bizim evladımız senaryosu bu kulüpte işler. Shearer pro licence almak için başvurdu mu? Evet başvurdu. Daha geçtiğimiz günlerde Blackburn'den gelen teklifi reddetti mi? Reddetti. Newcastle doğumlu Sharer Newcastle'yi, Newcastle'de Shearer'i bekliyor. Kariyerine Newcastle ile nokta koyan Sir Bobby Robson Shearar'i kulübe öneriyor, kulübü çok iyi tanıdığını, taraftarı çok iyi bildiğinden bahsediyor. Alan bu işi çok güzel yapar diyor. Shearar ise "managerial interests me" diyerek zaten mesajı vermiş durumda. İstemese pro licence neden alsın? Shearer kulübün içinde bulunduğu durumun farkında. Ve bu kulüp an itibari ile satılık. Ocak ayına kadar satışın netleşmesi bekleniyor. Futbolculuk tarihinde sadece 3 takımda oynamış ve 300'e yakın gol atma başarısı göstermiş Shearar istikrar için şartların oluşmasını bekliyor. Pro Licence almayı değil.

Lincoln Vakası


Skibbe demiş ki "Zaten Lincoln için en büyük ceza Eskişehir maçında forma giyememek. Bu sebeple ceza vermeyeceğiz" Ceza verilmesine sanki kendisi karar veriyor da. Galatasaray Eskişehir maçından sonra içeride Antep'le oynayacak. O maçta da başka birisi maç 3-0'ken aynı şekilde kırmızı görsün ve Skibbe yine çıksın desin ki ".....için zaten en büyük ceza Fener maçında oynmayacak olması. Bu sebeple ceza vermeyi düşünmüyoruz". Problem burada Lincoln'ün ucuz kart görmesi de değil. Kendini kasıtlı olarak attırması. Galatasaray yönetimi ucuz sarı kartlara 5.000 Euro ceza vereceğini açıklamıştı. Bu ceza da Lincoln'ün durumu ile rafa kalmış oldu. Madem uygulayamazsın o zaman neden çıkıp böyle kriterler belirlersin? Lincoln'ün kart sayısına da baktım. Sadece Antalya maçında gördüğü bir sarı kart var. Hani sınırda olsa kendi çaplarınca bir düşünce içerisindeler diyeceğim ama o da değil. Lincoln, bayrak dansı sonrası atılmamasına şaşırdı. Daha sonra da "acilen kendini attırdı". Önce bayrak dansını yapar "Bünyamin Uyurgezerlik yapmaz" ve daha sonra da ikili mücadeleden atılır, ehhhhh deriz biz de. Ama senin sarın var ve haydiiiiiiii bayrak dansı....Şimdi Wolfard'a tedaviye gitmesin sakatlanıp...Yönetimin çifte standartları devam ettiği sürece futbolcu kendi adaletini sağlamanın peşinde koşar. İnsanoğlu adaletin peşinde koşar. Dağıtamazsan tabi...