25 Kasım 2008 Salı

Win & Win


A.R.O.G’da hem teknik direktör, hem de iyi bir futbolcu olarak izleyeceğimiz Cem Yılmaz, Fuat Akdağ ve Rıdvan Dilmen’le haftanın “en”lerini seçecek. Fuat Akdağ ve Rıdvan Dilmen, not defterlerini açıyor, haftanın oyuncusunu, teknik direktörünü, hakemini, gollerini değerlendirirken, futbolun eğlenceli yönünü de gözler önüne seriyor. İkilinin konuğu ise ünlü komedyen Cem Yılmaz.


AROG'un içine futbolu da sıkıştıran Cem Yılmaz, Rıdvan Dilmen'le bir win & win programı yapacak. Kaybeden yok. Aralık başı vizyona girecek AROG'un tanıtımını bir güzel yapacak Cem Yılmaz. Rıdvan tercihi de gayet olumlu. NTV de Cem Yılmaz'ın ratinglerinden faydalanacak. Bir de Fener-Beşiktaş maçının olduğu gün Maraton yaparsa, milleti yararlar. Şansal Erman'ı zaten zor frenliyor ikisi bir olursa program uçar gider. Mağluba, mağlubiyeti unutturan bir profram olur. Ha bu arada insanların bu kadar gülmeye ihtiyacı olduğu bir dönemde filmin zamanlaması inanılmaz. Program yarın 20:10'da. Canlı...

Schalke 04 & Ağrı 04


Malumunuz dün gazetelerdeki Nouma vakasının Ağrı versiyonunu öğrendikten sonra Ağrı 04 isimli bir amatör küme takımımızın olduğunu öğrendik. Tabi tombalayı çekince saha karışmış birbirine girmiş millet. Ağrı'nın profesyonel ligde takımı yok. Ağrı 04 Spor'un başkanı olsam ne yapar ne eder Abdürrahim Albayrak'ı bulurum. Albayrak'tan Schalke kulübü başkanı ile bir randevu ayarlamasını isterim. Albayrak'ın arası iyidir kulüple. Kulübün durumunu, ilin durumunu anlatırım. Güzel bir mektup yazarım. Halil'i devreye sokarım. Gelin 04 kardeşliği yapalım derim. Siz de 3 kuruş formaydı, şorttu, ekipmandı, oydu buydu desteği verin derim. Bu işi bir sosyal sorumluluk projesi kapsamına sokarak değerlendirmeye çalışın derim. Baştan da ürkütmemek gerek adamları. Sahanın, soyunma odalarının fotoğraflarını çekerim. Altyapıdan bir hoca senede 1 kez gelsin bir haftalığına ne olur ki Schalke'den...Dolar taşar orası. Kulübün broşürlerine koyup şöyle destek olduk, böyle bilmem ne olduk diye anlatırlar. Halil'le Ağrı'nın santroforunu çamurda oynat bir de Adidas'ın Türkiye kampanyasında kullan. Birbirlerine çamurlu suratlarla sarılırken falan...Üffff. Nike'ye kapak. Schalke ne kaybeder? 3 kuruş...Ne kazanır, itibar. Ağrı 04 ne kazanır? Yahu hiç olmadı şehre bir heyecan gelir be...Hayal değil olur bu iş...Satarım ben bu projeyi başkana...En free'sinden.

Kaptan Fabregas


Fabregas’ın kaptan olmasına gireceğim, kusur kalırım yoksa…Takımın en yaşlısı, takımın en eskisi, 10 numara giymeden taraftarın 10 numarası. Saygı duyulanı…En’i…Ya da içinde aslan büyüten adam. Kim? Kaptan. Tanju Fener’e geldiğinde idmanda Krallllll diye bağırıp Tanju dönüp bakınca “sen değil Aykut” diyen kaptanlar. Ya da kaptanım “sen sahada ol da ben senin yerine 5 kere adama basarım” denen kaptanlar. Saha içi yönlendirme panoları gibi dinlenen kaptanlar. Ailenin reisi diyorum bazen. Yaşlı ama “Allah seni başımızdan eksik etmesin” denen reis. Varlığı, birçok yokluğu örseleyen kaptan. Çocukların maddi katkısı daha fazla olsa da göle çaldığı mayayı tutturan adam. Köşkünden giderse özellikle saha dışında arayacağın adam. Gittiğinde seni çıplak bırakan adam. Saha içi liderliğe pek fazla inanmıyorum diyerek “ille de ben” diyen Wenger’in benden daha zeki olduğuna dair şüphem yok. “İlle de ben” mi demek istedi yoksa Fabregas’a ortam hazırlayarak daha en baştan omuzlarındaki yükü mü azalttı? Eğer sorun yaşsa Tony Adams 14 sene kaptanlık yaptı bu takımda. 21 yaşında bantı koluna taktı. P.Vieria 26 yaşındaydı. Henry zaten Patrick’i bekledi. Gallas ise tam bir facia idi. Yapmış olduğu açıklamaların bazılarına katılıyorum. En baştan kaptan olması facia idi. 2003’ten beri Arsenal’de bu çocuk. 30’a yakın golü, 60’a yakın asisti var. EPL’de asist krallığı var. 150 maçı var Arsenal’de. Gelelim asıl konuya. Lider olunmaz, lider doğulur safsatası yapmayalım. Wenger bu takımın başındaysa bu takımın kaptanının Fabregas olması gayet mantıklı. Mantıksız olan Gallas’ın kaptan olmasıydı. Liderlik testinden bir çıkacak adamların belli olduğu takımlar Inter, Milan, Juventus, Real Madrid, Barcelona, Chelsea, Liverpool…Herkesin saha dışında da önünü iliklediği adamlar. Amaaaa…Wenger’in kurduğu imparatorlukta ya çökeceksin ya da bir kaptan seçmek zorundaysan Fabregas’ı seçeceksin. Wenger’in Arsenal’ini tartışalım bence Fabregas’ın kaptanlığını değil. Yoksa Gallas'ınki biraz çobanlığa benziyordu.