19 Ekim 2008 Pazar

Bursa-Eskişehir dostluğunun hikayesi

Anadolu ihtilalinin mantığı diyerek mi başlasak sözlerimize yoksa Trabzon’dan önce bu şansı yakalayıp da kullanamayan iki şehrin hikayesi mi. Dedik ya daha önce bu haftanın maçı Galatasaray-Trabzon maçı değil bize göre. Kendilerinin deyimiyle "Kahpe Bizans"a karşı direnişin ilk kaleleriydi onlar. Trabzon Trabzon olmadan önce. Bursa ve Eskişehir. Ve bu iki şehrin şimdi tebessümle hatırlanan ebedi dostluklarına uzanan uzun yol. Amigo Yaşar’ın dediği gibi “kavga olmadan muhabbet olmuyordu be”. Ya da Fethi Kaptan’ın dediği gibi “o olaylar olmasaydı bu dostluk belki de kurulmazdı”. Bu dostluğun etkileyici bir de öyküsü var. Ondan bahsetmek istedim size. Haftanın anlam ve önemine de uygun oldu. Cuk oldu. İlk olarak 4-5 sene önce Olay Tv’de seyretmiştim. E tabi yıllar sonra Bursa ve Eskişehir ilk kez karşılaştıkları zaman bu yayın kaydını Olay Tv’nin arşivinden çıkartmamak olmazdı. Ellerine sağlık Ersel kardeşim. Sağ ol, var ol. Gelelim hikayeye. Kurban bayramı. 3 Nisan 1966. Ama biraz öncesine gitmek gerekli. 59 yılı. Türkiye Ligi’ne artık İstanbul-Ankara-İzmir yetmemekte ve il sayısını arttırmak için Başkan Apak çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar doğrultusunda Federasyon Başkanı Bursa’ya gider. Acar İdman Yurdu, Akın Spor, Muradiye’nin Çelik Spor’u, Pınar Spor ve İstiklal Spor birleşerek 5 yıldızlı Bursaspor kurulur. 50.000 liralık temin da bir şekilde halledilir. 1 Haziran 1963 tarihinde Uludağ’ın beyazı ve ovanın yeşilinden renklerini alan Bursaspor kurulur. Ersel’li, Vedat Okyar’lu ve Mustafa Altıntaş’lı Bursaspor, şampiyonluğu 1. Lig tecrübesi olan Vefa’ya kaptırır ve 1.lige çıkma umutları önümüzdeki seneye kalır. Eskişehir’de ise genelde İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi öğrencilerinden oluşan Akademi Spor üniversiteler arasında önüne geleni deviriyordur. Hatta Ege Üniversitesi'ne bir maçta Fethi Heper 6 tane salladıktan sonra dönemin Federasyon Başkanı Dr. Burhanettin Türker “yahu siz neden 2.ligde oynamıyorsunuz?”der. Ve İzmir dönüşü İdman Yurdu, Esnaf Spor ve Akademi Spor’un birleşmesi sonucu 3 yıldızlı Eskişehirspor kurulur. Flamadaki 3 yıldız bu takımları simgelemektedir. Akademi gençleri zaten dönemin Türkiye şampiyonudur. Renkler ise o dönemin Avrupa Şampiyonu Nantes ve Federasyonun Gençlerbirliği başkanlığı da yapmış başkanı Orhan Apak’a jestidir. (Nantes'in renkleri? İki kere dinledim Nantes diyor. Demek ki o zaman kırmızı siyahmış) 65-66 sezonunda Federasyon 2.ligi kırmızı grup ve beyaz grup olarak ikiye ayırmıştır. 4’er takımlı. Bursa ve Eskişehir aynı gruptadır. Beyaz Grupta. Eskişehir’in 2.ligdeki ilk yılıdır. Bursa ise 1.lig hasreti ile yanıp tutuşmaktadır. Eskişehir kayıpsız yoluna devam etmekte Bursa ise 1 mağlubiyet ve 1 beraberlikle yoluna devam etmeye çalışmaktadır. Ve Bursa Sakarya’da Müfit’in golüyle 1 puanı kurtarır ve Bursa’daki Bursa-Eskişehir maçı gelir çataaaar. Eskişehir’in binlerce bilet talebi olur. Tabi Bursa bunu kabul etmez. Özellikle maçın bayramın birinci gününe denk gelmesi maça olan ilgiyi daha da fazla arttırmıştır. Eskişehirspor’a Bursa’daki otellerde yer olmadığı söylenir. Fethi Heper bunu “oteller cam ve çerçeveleri inecek diye korktu” sözleriyle açıklar. Devam eder Heper “Mudanya’da bir otelde kaldık. Altında atların olduğu, tuvaletinin dışarıda olduğu, duşunun pek de olmadığı bir otel. Cumartesi iki sandalla denize açıldık. Moral gezisi. 3. bir sandal geldi yanımıza ha bire su atıyor kavalarla. Kıyıya vardığımızda sırıl sıklam olmuştuk. Pazar maça giderken ise otobüste çıt çıkmıyordu. Fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Bursa’ya vardığımızda şehir süslenmişti. Bayraklar, flamalar. Bursa tezahüratlarla inliyordu.”İsmail Arca ise şöyle devam ediyordu” Cehennemi andırıyordu. Isınırken birbirimize sesimizi duyuramıyorduk. Birbirimizi duyamıyorduk.” Bursa maça sorunlu başlamıştı. Rahmi Okyar yeni transfer Atilla’ya yer bulmak için Müfit’e “sen bugün sol bek oynayacaksın” demişti. Buna Müfit’in cevabı “o sol bek oynasın” oluyordu. Rahmi Okyar’ın Müfit’e cevabı ise netti. “O zaman sen oynama”. Ersel sakattı. İstanbul’da tedavi görüyordu. Perşembe günü geldi ve idmana çıktı. Rahmi Okyar “kendini nasıl hissediyordun” diye sordu Ersel’e. Ersel’in verdiği cevaplar neticesinde de “bir yarı oynayacaksan hiç oynama” dedi. Ersel ve Müfit tribüne gönderildi. Eskişehir ise tabiri caizse “zımba gibi” hazırdı maça. Ne olduysa maç başlamadan önce oldu. Bir Eskişehir taraftarı yeşil beyaza boyadığı bir kovayı statta dolaştırmaya başladı. Kapalı tribünün önünde de eliyle deldi. Bu hareket olayların da başlamasına neden oldu. Kovayı dolaştıran arkadaş odunu yedi ve Eskişehir taraftarının üzerine yağmur gibi taş inmeye başladı. Neyse ki olaylar biraz yatıştı ve maç başladı. Bursalı olan ama Eskişehir’de okuduğu için Eskişehir’de oynayan Hasan Bora’nın Fethi’ye asisti sonucu Eskişehir 17. saniyede öne geçti. İlk yarı böyle bitti. İkinci yarı maç 3-0 oldu ve akabinde 3-1 maç sonucuydu. Maç bitti ama özellikle 3.golden sonra 1. lig hayalleri mucizelere kalan Bursalı taraftarlar Es Es taraftarına yağmur gibi taş atmaya başladı. Polis yetersiz kaldı. Olaylar stadın dışında da devam etti. Kendisine “Amigo Yaşar biz ölürüz” pankartı açılan Yaşar olayları şöyle açıklıyordu. “Bana engel ol deniyordu ama neyi engelleyecen yahu istiklal harbi gibiydi.” Dışarıda kimin Bursalı kimin Es Es’li olduğunu anlamak için Bursalılar yakaladıklarına şehrin semtlerinin hangi yönde olduğunu soruyor bilemeyeni sopalıyorlardı. Jandarmanın oradaki dereye bir çok Es Es’li atıldı .SSK’da 38 yaralı vardı. Amigo Yaşar sözünün arasına şu cümleleri sıkıştırdı “Onlara hak ettikleri cezayı fazlasıyla verdik”. Fethi Heper maç sonunu şöyle anlatıyor. “Tam 5 saat mahsır kaldık statta. Bütün her yer cam kırığı içindeydi. 8.30’da Yalova üzerinden Eskişehir’e yola çıktık. Mudanya yolunda Bursalılar yolumuzu bir benzinlikte kesti. Bizden biri tabanca çekti ve yola devam ettik. Bizi istasyon Caddesi’nin girişinde taraftarlar karşıladı. 150 metreyi bir buçuk saatte gidebildik. Neyse oturduk akşam bir yere, ben de bir bira içiyorum. Abim geldi. Sen ölmüşsün dedi. Seni anneme götüreceğim, seni görsün ondan sonra ne yaparsan yap.” Olaylar Eskişehir’e öyle bir ulaşmıştı ki ölenlerin olduğu söyleniyordu. 3 ölü var söylentileri Eskişehir’i ayağa kaldırmıştı. Şehirde ne kadar Bursa kebapçısı varsa hepsinin camı çerçevesi inmişti. Mustafa Kemal Keskin adındaki bir Avukat da Eskişehir’de mola vermişti. Olan adamın Emek Oteli’nin önündeki Mercedes’ine oldu. Polis kontrolünde olmasına rağmen Mercedes Porsuk’a atıldı. Mercedes 16 plakalıydı. Bursa plakalı araçlar Eskişehir’den Eskişehir plakalı araçlarda Bursa’dan geçemiyordu. Ama bunun da bir yolu bulunmuştu. Fethi Heper bunu Türk zekasına bağlamıştı. “ Biz Bursa’dan geçerken 26’nın 2’sini 1, Bursalılar Eskişehir’den geçerken 16’nın 1’ini 2 yapıyordu”. 29 Mayıs 1966’da maç bu sefer Eskişehir’deydi. Bursalı taraftar tabi ki yoktu. Zaten maç ertelenene ertelenene bu günlere gelmişti.Es Es şampiyonluğa koşuyordu. Gazetelerin başlıkları ise şu şekildeydi. “Türk futbolu Eskişehir’de imtihan veriyor.” O maçı Ersel Altıparmak şöyle anlatıyor “Şehir bomboştu. İnsanların camlardan bile bakmalarına izin verilmiyordu. Yollara ise Eskişehirliler şöyle yazmışlardı “Maçtan sonra öldüreceğiz”. Maç 0-0 sona erdi. Maçta çok kötü bir gol kaçırdım. Maçtan sonra herkes dedi ki iyi ki o golü atmamışsın. Bizi staddan taksilerle kaçırdılar. Taksiler taşlandı ve kafası yarılan oldu” Lig bittiğinde 21 puanlı Altınordu ve Eskişehir 1. lige 19 puanlı Bursa ise 2. lige devam ediyordu. Daha sonra Bursa da 1.lige çıktı ve iki takım bu sefer 1.ligde buluştu. Dostluk köprüsünün kurulması için atılan adımları Fethi Heper şöyle anlatıyor. “Gemlik’te bir dostluk maçı oynamaya karar verdik. Başkanlar yok, taraftar yok. Sadece biz varız. Bursa’nın kaptanı Mesut’a dedim ki o gün “bu maç berabere bitecek” Mesut da tamam kaptan dedi ve maç 7-7 ya da 8-8 berabere bitti. 67-68 sezonunda iki kulübün yöneticileri bir araya geldi. 2 ayrı şehirde birer dostluk maçı oynanmasına karar verildi ve o maçların anısına mendiller bastırıldı. Kara bulutlar dağılmıştı. Fethi Heper belgesel kıvamındaki programın bir yerinde şöyle der “ Eğitimli adamla çalışmak kolaydı. Söyleneni bir seferde anlıyordu 10 kere tekrar etmek durumunda kalmıyorduk. Ve tabi takımın Akademi Gençlik de beraber oynaması da bir diğer avantajımızdı. Amigo Yaşar, Eskişehir amigosu Yaşar’ı anlata anlata bitiremiyordu. Hatta Bursalı Müfit maçı bırakıp onu seyrediyorduk diyordu. “Kırmızı Şimşek hey hey hey” deyince Orhan dönüp seyretmeye başlıyorduk. Ve kaydın içindeki en can alıcı sözlerden birini yine Prof. Dr. Fethi Heper söylüyordu “Biz o sene elimizden geleni fazlasıyla yaptık. Eğer yöneticiler ağırlıklarını koyabilseydi Eskişehir şampiyon olabilirdi” sözlerinden söylemek istemediği ama aslında çok şey söylediği sözleri cımbızla aldık Fethi Kaptanın. Kim bilir belki de Ersel’li Bursa konuşulduğu gibi o sene Es Es’e yatsaydı ve maç berabere bitmeseydi…Bursalıların yatmadığını anlamıştı Eskişehirliler ama dakika 70 olmuştu bile:)) 70-71 sezonunda kupa finalinde karşılaştı 2 takım. Bursa’daki ilk maçı Bursa 1-0 kazandı. İkinci maçı Es Es 2-0 aldı ve kupayı Es Es kazandı. Bursalı Sinan Bür o günleri şöyle yad eder “O kupayı kazanamamanın ezikliğini sürekli hissettik”. İktisat Profesörü Fethi Heper şöyle der “O zamandan bugüne iki şehrinde ekonomisi çok çok ileride. İleriye de gidiyor. Ama her iki şehirde de futbol geriye gidiyor.” Sözlerimize Amigo Yaşar’la devam edelim. “Yeşil Beyaz formamız açar, Bursasporluyuz yıkılsa cihan, Bursasporluyuz yıkılsa cihan, Güm bom güm bom güm bom güm bom şutlar çekeriz, Hasım kalesini deler geçeriz.” Ve şöyle bitirelim. Ersel Olcay kardeşim sana bir kez daha teşekkür ederim. Bursa ve Eskişehir'e de derim ki "Bizansa karşı yürüyedurun".