7 Kasım 2008 Cuma

Ayhan Akman (Serengeti'nin Bozkırları)


Aslında bu yazının Benfica maçı sonrasına denk gelmesi büyük talihsizlik. Maçın doğru düzgün sadece ilk 45 dakikasını seyredebildiğimi belirterek yırtmaya çalışayım. Kısmet bugüneymiş. Bu blogu takip edenler bilirler ki İnegöl’den, Osmangazi’den çıkan neden Edirne’den, Uzunköprü’den, Keşan’dan çıkmaz diye yazıp çizerim. Küçük Balkanların büyük futbolcu adayları Ergene Nehri’nin yok olması gibi göçüp gitmektedir o havzada. Ayhan Akman Türk futbolunun İnegöl menşeli futbolcularındandır. U15’ten bu yana milli takımın içinde olan sonradan milli takım maceralarına ara veren Ayhan Akman. Mini mini birler çalışkan ikiler misali ilk milli takım kadrosunda kendine yer bulduğunda İnegöl’den Osman Tan ve Hakim Toplu’da yanındadır ama bu sadece İnegöl madeni hakkında küçük bir anekdot olarak bu yazıda kalacaktır. Mutlu Toçu’lara falan girdik mi hiç çıkamayız. İnegöl’ün 9 ve 10 numarası Ayhan Akman Antep’in 8 numarası olarak 17 yaşında Antep’in yolunu tutar. E 10 numara’yı Elvir Boliç giymektedir. Bi saniye yani. 4 sezonda 20’nin üzerinde gol atar Akman. Tam 8 milyon USD karşılığı Antep’ten Beşiktaş’a transfer olduğunda bu yükü kaldıramaz. Bir Antep maçında kulübede 3-1’lik mağlubiyete hahaha hihihi yaptığı düşünülür ve Beşiktaş taraftarı tarafından tartaklanır. Galatasaray forması ile tartaklandığı tribünlere hareketini yapar ve Şişli adliyesinin yolunu tutar. Geçtiğimiz sene Memhmet Topal’la birbirlerini bulmaları biraz zaman alır ama bu birliktelik en az Hasan Şaş-Hakan Şükür birlikteliği kadar can verir kan verir Galatasaray’a. Özellikle saha içinde. Zaman forvet, forvet arkası derken ne DMC, ne AMC işte gerçek MC kavramını kendisi için yeniden yazmaya başlamıştır. Olması gerektiği gibi MC. Yani çift yönlü MC. Hem etliye hem sütlüye karışan adam. Ağzıyla kuş tutsa milli takıma alınamayacağını düşünen Akman’ın bu çıkışı da Fatih Terim tarafından görülür ve TFF’nin 91 yılından bu yana kayıtlarında olan Akman’a Milli Takım’ın yolu açılır. Sözü getireceğim yer şurası. Ayhan Akman sadece Linderoth ve Topal’ın açığını kapatmak için çabalamıyor takımında. Akman’ı çeksen Meira efendi oralarda neler yapar orasını düşünmek bile istemiyorum. Ama Meira’yı çeksen bu adam direnmeye devam eder. Bu sene aksatmadan oynuyor. Geçen sene Hakan Şükür, Okan Buruk ve Hasan Şaş’ın takımdan yaş haddinden emekli olmasının yarattığı ortamda bu rolü bir kişi oynuyor. Ayhan Akman. Lider ve isyankar karakteri sahada daha güzel şekilleniyor. Benfica maçının 2. yarısını özetlerde seyrederken Skibbe ile gol sonrası yaşadığı diyalog ve sarmaş dolaş sahneleri “saha içindeki Skibbe benim” der gibiydi. Hakan Şükür’ün ve Hasan Şaş’ın olduğu takımda bu görüntüleri, lider ve baskın karakteri sahada görmek ne kadar mümkündü? Her pozisyonun içinde olan, gülmeyen, her yere yetişen, kaşları çatık adamın aşırı motivasyonu bastığı her yere yansıyor. Sen nerelerdeydin demek oldukça anlamsız bu adam için. Ayhan Akman’ın ayakları hep Ayhan Akman’dı ama artık en önde kendisinin yürüdüğünü bilen Ayhan Akman var sahada. Sorumluluklarını bilen, kabul gören Ayhan Akman. Serengeti’deki bozkırlarında ağacın altında uyuklayan suratı (yılların getirdiği) yara bere içindeki yaşlı aslan sürüye yaklaşan 2 genç aslanı fark edince hiçbir niyet sorgulaması yapmadan 2 genç aslana karşı var gücüyle koşmaya başladı. Ağır çekimde yaşlı aslanın yelelerini seyreden gençler daha savaş başlamadan bu kararlılık karşısında geri vites yapmışlardı bile. Savaş hiç olmadı. Yaşlı aslan kükredi ve sürünün bakışları içerisinde yerine geçti. 2 sene sonra kaybedeceği savaşı düşünmeden, sadece bu sürü bugün benim der gibi.