24 Kasım 2008 Pazartesi

Eskişehir'in Sulak Ovası


Dün akşam Beşiktaş maçını seyrederken maç boyunca Nadarovic, Vucko ve Tayfun’un ne kadar uzun boylu olduklarını dinledik. Sanki basketbol takımı tarzındaki yakıştırmalar…Youla Eskişehir’in ileride yalnızlığa mahkum ettiği bir adam. Voronin Serdar aslında takımın Voronin’i değil cesur yürek Tuncay’ı pozisyonunda. Beğen beğenme ama çırpınıyor. Tuncay’ı da beğen beğenme…Doğa ve Emre de agresiflikte Serdar’a ayak uydurmaya çalışıyorlar ama biraz çift yönlü oynayın dediğinde kusura bakma benim işim değil diyorlar. Beşiktaş’ın bu Eskişehir karşısında sadece %53’e 47 topla oynama üstünlüğüne sahip olması şaşırtıcı. Poljak’ın dirençsizliği ana sorunu değil aslında bu takımın. Öyle 1.95, böyle 1.90 şöyle 1.88….Eeee yenilen ilk gole bak, Beşiktaş’ın verilmeyen golüne bak. (varsayalım gol) Ne defansta doğru düzgün bir adam paylaşımı söz konusu, ne de bu sulak yerde yetişmişlikten hücumda faydalanılması. Top gittiğinde Zapo ve Sivok gibi bu adamları göndereyim dersen mütemadiyen kendi ağlarından topu alırsın ki Serdar bi uçuyor -ya da Poljak-Youla’ya salıyor Es Es defansı onsekizden çıkayım mı çıkmayayım mı durumlarında? Buralar fantezi. Mantıklı yürümeye çalışıyorum. Devre arası transfer döneminde, topu ayağında tutup orta sahayı biraz çağırabilecek bir adam bu takıma doğru duran top organizasyonlarıyla fazladan 6-7 gol attırır. Bu fanteziyi geçmiştik ya…E o zaman bu adamlara hadi git demen için ya korner kazanacaksın ya da rakip sahanın yarısından duran top organizasyonlarına gideceksin…Elin adamı taçtan leblebi gibi gol atarken duran topların ne kadar önemli olduğunu tekrar tekrar konuşmamızın anlamı yok. Bu basketbolcuları hücumda kullanmanın yollarını arardım Çalımbay’ın yerinde olsam. Bunun için de Serdar ve Poljak’ın Youla’nın yalnızlığından –ve Şotasızlığından-medet ummaması gerekiyor. Bu kadroya topu ileride Youla’dan daha fazla tutacak bir adam lazım. Böyle oynayacaksan bu adam Youla değil kardeşim. Haddimi bilerek yazmaya çalışıyorum ki Eskişehir’den Barcelona çıkaracak değilim. İsmet Badem’i bilirsiniz değil mi? Şöyle başlarsı sözlerine: Eğer bugün iyi savunma yaparsak, üçlükleri sokarsak, erken faul problemine girmezsek, topu uzunlara indirebilirsek vs. vs…Kardeşim o zaman bizim takım her takımı yener zaten. Kafanızı daha fazla şişirmeyeyim. Bu adamları bu yalnızlıkta hücumda kullanacaksın. Kullanmalısın. Bu da orta sahayı ileri itmekle, itilen orta sahanın biraz orada kalması ile olur ki 1-2 duran top yapasın. Çok mu zor şeyler istedim Çalımbay’dan…

Hiç yorum yok: