21 Aralık 2008 Pazar

Süzme Mercimek'i Sever Misin Marco?


Gençlerbirliği-Sivas maçı oldukça tempolu bir karşılaşma oldu. TSL’deki çoğu maçtan çok daha fazla zevk aldım izlerken. 2 konuya değineceğim. Birincisi Sivas’ın golleri. Avrupa’nın kalburüstü liglerini izlerken “keşke bizim liglerimizdeki orta saha oyuncuları da kaleyi gördükleri gibi vursa” dediğimiz tarzda 2 gol attı Sivas. Musa Aydın ve Mohammed Kurtuluş’a teşekkür ederim. Gollerin güzelliğinden değil, düşünebilmelerinden. Bir adamın Fener’i Makalelevari bir şekilde çökerttiğini ve o adamın da kaleye bir tek şut atmadığını ya da atamadığını düşünürsek sevinmem gayet doğal diye düşünüyorum. Keşke daha fazla şut atsa ortasaha oyuncularımız. Gelelim kasetin diğer yüzüne. Dakika 92. Mehmet Yıldız topu orta sahada enlemesine taşıyor. Peşinde de 61 numaraları Kerim. İkili bir mücadele yaşanıyor. Hamza Yerlikaya’nın 2 alt versiyonu Mehmet kardeşimiz yerde. Mehmet, Kerim daha yaklaşırken ona doğru gidip “ben kendimi yere bırakacağım sen yeter ki bir dokun” diye bana mesajı veriyor. Bunu ben çay içerken anlayabiliyorum mesela. Sonrası ikili mücadele ve Mehmet Yıldız yerde. (Bu şuna benziyor. Top havadan geliyor. Birazdan ikili bir kafa topu mücadelesi yaşanacak. Kafa topuna çıkmaya tıpası olmayan adamın gözü nerede olur? Topta değil rakipte. Hep onu keser. Servet de toptan başka hiçbir şeye balmaz böyle durumlarda ve Edu’dan dirseği yer) Neyse, nerede kalmıştık. Mehmet Yıldız yerde. Kerim delleniyor tabi. Bağırıyor, çağırıyor Hüseyin Göçek’e. Hüseyin Göçek de sarıyı çakıyor. Budur işte sizin pozisyonu süzme kapasiteniz. Karılar hamamına döndürdünüz ligi. Ota boka sarı kart. İyi niyet, kötü niyet ayrımı dahi yapamıyorsunuz? Sizin pozisyonu süzmeden anladığınız, mercimek çorbası. Süzme.

1 yorum:

Sinan Yılmaz dedi ki...

hehe helal olsun...