23 Şubat 2009 Pazartesi

Kusura Bakmayın


Kusura bakmayın bazen bazı şeyler o kadar çok üzerime geliyor ki futbol ya da spor dışı da olsa yazmak zorunda hissediyorum kendimi. Daha önce Kılıçdaroğlu'nun (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmadan önce) AKP'ye çalıştığını bunun sebebinin de CHP'nin kasası büyük ama motoru küçük bir araba olmasından kaynaklandığını yazmıştık. Kılıçdaroğlu sürüklemeye çalışıyor ama arkadan gelen kimse yok. Vuruyor ama nafile. Sokak "bak istifa ettiler kardeşim" diyor yine AKP'ye çalışıyor ister istemez Kılıçdaroğlu. Yazık oluyor. Sevigen olayında da Kılıçdaroğlu bir açıklama yaptı ve "gereğini yapsın" dedi. Önceki vakalarda DMMF ve Dişli partideki görevlerinden istifa etti. Dokunulmazlıkları ise milletvekilliklerinden istifa etmedikleri için devam etti. Tayyip Erdoğan şimdi diyor ki "al sana Kadir Topbaş. Milletvekili olmadığı için dokunulmazlığı da yok. Buyrun sizindir. Yolsuzluk varsa çıkar ortaya ey CHP". Sevigen bu esnada partideki görevinden istifa etti. O zamanlar çıkıp "partideki görevlerinden istifa etmeleri yetmez yargılanmaları için milletvekilliklerinden de istifa etmeleri gerekir diyordun ey CHP" Ettir o zaman Sevigen'i. Düşür milletvekilliğini. Olmuyor değil mi? Atılır mı bunca yıllık dava arkadaşına böyle kazık değil mi Baykal? Hem Sevigen'in durumu diğerlerinden farklı. Senin söylemlerin burada AKP ile birebir örtüşüyor Sayın Baykal. Ama ne oluyor? Alan razı satan razı oluyor. Kendiniz çalıyorsunuz kendiniz oynuyorsunuz.

1 yorum:

sivyus dedi ki...

Güzel yazılmış ve yerinde tespitler barındıran bir yazı.