
31 Ocak 2009 Cumartesi
Omurganın Rotasyonu

Bundesliga ve 24
Geçen sene FOX EPL'yi yayınlıyordu. Dayanamadılar. İkinci yarının sonlarına doğru neredeyse haftada 1 maç yayınlamaya başladılar ratingler uğruna. Bu seneye uyarlarsak mini etek haberleri ve 50 sarışınlar daha fazla kanala müşteri getiriyor. Bu sebeple yayınlanacak ligin hangi kanalda olduğu, yayın saatleri, ödediğin ücretin kanala ne getirip ne götürdüğü herşeyden önemli. Digitürk'ün spor kanalı Spor Max bu sene 8 milyon para ödediği Beko BL'ni şifresiz olarak yayınlıyor. Avrupa'daki ligler içerisinde en pahalısı ise tahmin ettiğiniz üzere EPL. 3,5 milyon civarı bir ücret ödendiğini biliyorum. Gerek maç saatleri gerekse, ödenen ücretin çok daha az olması gerekse ligin özellikle bu sene daha da üzerine koyması sebeplerinden dolayı Kanal 24 çok iyi bir iş yaptı diyebiliriz. Geçen sene yayınladıkları Serie A'dan daha fazla geri dönüş aldıklarını biliyorum. Mesela dün akşam 21:30. Hamburg-Bayern maçı. Saati harika. Cuma günü maç seyretmek istiyorum diyenler için TSL'den sonra kayabileceğin bir mecra. Cumartesi günü de öğlenden sonra 16:30'daki saat son derece uygun. TFF daha yeni bu saatlere maç koymaya başladı. Diyeceğim şu. 3,5'u Digitürk'ün EPL'ye vermesini anlıyoruz. Yoksa elinde spor Max gibi bir kanal var ama Rusya, Portekiz ve Brezilya ligleri ile olmaz bu iş. Hele elinde La Liga ve Serie A olan NTV'ye karşı. Ama Kanal 24 750.000-1 milyon arası verdiği ücretle ligin nimetlerinden güzel faydalanıyor. O para gene çıkmaz ki kanalın Bundesliga sponsoru hala yok ama ligin beklentilerin üzerindeki performansı kanala kaymak oldu.30 Ocak 2009 Cuma
Trakya Hikeyeleri (Lakap)

Spor Kanalları ve Arko

29 Ocak 2009 Perşembe
İlk yarının ardından
Bombacı Mülayim

Kırılmak
Ben böyle bir şeyi 15 sene önce hatırlıyorum. Ateşi 39 görüyoruz, iğneyi yiyoruz, ateş düşüyor, iğnenin etkisi geçiyor yine 39'u görüyoruz. Durum kötü atlatmaya çalışıyoruz. Zangır zangır titriyorum yahu. Akşam resmen yatağa giremedim. Yatağın başında tam 10 dakika boyunca soğuk denize atlayayım mı atlamayayım mı ikilemi yaşadık. Gece uyutmaz. Ciğerlerdeki iltihabı bütün gece çalışarak sökeni ben daha görmedim? Kırılıyoruz. 28 Ocak 2009 Çarşamba
Manidar Oldu
İsrail'den gelen Kamanan'ı Sabri'nin kovalaması onun da gidip İsrail'liye asist yapması gayet manidar olsu. Son söyleyeceğimizi ilk söyleyelim. Sol tarafta Hakan Balta kovalasaydı Kamanan'ı üzülürdüm mesela. Balili "Hain Revivo" olsa gene anlayacağım ama sırf İsrailli olduğu için o. çocuğu denmesi...27 Ocak 2009 tarihini bir kenara yazdırdı bize. İnsan bazen İnönü'deki "Fener zenci sever" pankartlarını aramıyor değil hani. Acaba Sezer Badur nereli? Onu da çok merak ettim. Sabri merak etmiştir. O da mı İsrail'li acep. Bu parantezi Sabri ile kapatacağım. Sezer'e güm diye geçiriyorsun, sonra bir de Bilica'nın Sivas'ta yaptığı gibi "ayyy ben duramadım pozisyon gereği çarptım falan gibilerinden Sezer'e bir daha vurmaya yelteniyorsun" Arda o pozisyonda haklı olarak Bilica'nın üzerine yürümüştü. Haklı değil çok haklıydı. Al sana Sabri. Bu moda inanılmazdır. Her dönem popülerliğini yitirmez. Yerde yatan adama yanlışlıkla bastım, görmedim, beni nasıl atarsın bu pozisyondan dolayı, düşerken takıldım, üzerine düşürken bastım...Bir siz akıllısınız. E tabi herkes sokarım topuna tarzı Keane değil. Çözememeye başladığım bir adam da Barış Özbek. Saçlar uzadığından beri görüş mesafesi kısalmış durumda. Ya faul verrise diyerek daha düşerken havada hakemi kesmeye başlamak hinliğine yazın kendisini. Hüseyin Göçek kardeşim. Belli ki Sabri ve Sezer arasında husumet var. İkisi de birbirini kolluyor ki Sezer Efendi de Sabri'ye uydu bir tane kasıtlı salladı ama denk getiremedi. Gör şunu be kardeşim. Çek şunları kenara. Akıllı olun falan de. Nerede birbirlerini yakalasalar, yasadışı ısırmaya çalışıyorlar sen de hala "la la la la la la" diyerek kır bayır geziyorsun. Maç mı? Ne yazayım maçla ilgili...Dank
Bu ülkede biz cuma günü bile İstanbul'da derbi maçı oynattık. Hem de saat 19:00'da. O gün Otogar otobüsüne binmek için stad çevresinde olduğum için iyi hatırlıyorum. Tarihi de 15 Kasım 1996 idi. Maç 2-2 bitmişti. O zamanlar anormal bir trafik olmadığı için 19:00'da maç oynanıyormuş herhalde cuma günleri. Cuma günü İstanbul'da Galatasaray-Beşiktaş lig maçı oynatan zihniyeti çözemiyorum. Sonra yıllar yılı BJK, FB ve GS İstanbul'da cuma maçı oynadı. Saatini de 20:00 idi. Bu takımların cuma günü maç oynamasında hiçbir sorun yok. Ama mümkünse küçük bir ayarlama ile bu cuma maçlarını deplasmanda oynasınlar dedik. Kafalarına daha yeni dank etti. Cuma günü maça yetişmek için İstanbul'un muhtelif yerlerinden helikopterlerin kalkması lazım. Şimdi kupa maçları var. Bu maçları da 20:00'dan 20:30'a aldılar. Güzel bir uygulama. En çok sevindiğim de ne biliyor musunuz? Bu kupa maçlarından dolayı BJK ve Fener'in maçlarını pazar günü oynayacak olmalarından halli 2 takımın aynı güne maçının denk gelmesi ve Fener'in Antep maçını 17:00'da oynayacak olması. Kadıköy'de yersen gündüz maçı. Son Söz: Kaldırsın kaldırsın parmak kaldırsın, İnönü'de İstanbul-Fener maçını hatırlayanlar parmak kaldırsın. (Melodi tutmadı ama olsun)27 Ocak 2009 Salı
Savio ama Ugandalı
İtalyan Liglerini iyi bilen Zola 19 yaşındaki bir adama 9 mil pound veriyorsa bir durup düşünmek gerekir. Hatta Zola veriyorsa demeyelim de Gianluca Nani diyelim. Brescia'dayken Nsereko'yla çalışmışlıkları var. Bellamy dallamasından gelen paranın bir kısmı Savio Nsereko'ya harcandı. Uganda, Almanya, ilk isim Savio. Değişik bir yapım. Zola 10 numarayı vermiş bile. 2008 UEFA Under 19 şampiyonu Almanya'nın kadrosunda yer alan Nsereko 1860 Münih'ten Brescia'ya gitme. Leverkusen'li Richard Sukuta ile paket yapsalardı bari daha mekbule geçerdi. U17'den beri leblebi gibi atıyor Sukuta. Nani'nin West Ham'a gelmesi Curbishley zamanı bunu da belirtmek gerek. Luca Toni ve Andrea Pirlo'nun da Nani'nin tezgahından geçmişliği var. Bu arada hazır Brescia'ya gitmişken Brescia başkanının kızını da keşfetmiş. Başkan da vermiş kızı Nani'ye. West Ham 9 milyon pound verdiği adamı 3 sene sonra 25-30'a basmayı düşünüyordur. Bekleyip görmek gerek.Tecavüz
26 Ocak 2009 Pazartesi
Fenerbahçe 0 Trabzon 0
Maçın ilk 20 dakikası oynandığında Liverpool-Everton maçından skor almayı unuttum ama daha sonra keşke şu maçı bitirseydik de ondan sonra Lig Tv'ye geçseydik dedim. Nankör bu insanoğlu. Lugano ve Edu'ya karşınızda Umut ve Gökhan var ne düşünüyorsunuz diye sorsalar cevapları ne olur? "Umut ve Gökhan. Şamda kayısı. Hele Kadıköy'de" Fener'in orta sahası kendi söküğünü dikebilse Umut ve Gökhan koybolup gidecek ama nerde. Bundan dolayı Edu ve Lugano yerden kalkamıyor. Ki RCarlos ve Gökhan'ın senenin en iyi toplarından birini oynadığı bir maçta. Bu kadar mı kötülerdi diyesi geliyor insanın. Yoksa Lugano ve Edu tam aradıkları tipte iki ileri ucu bulmuşlar döve döve pestil yapacaklar ikisini de. Selçuk Şahin'i Partizan maçlarında seyrederken Fener'in orta sahada kalacağı adam budur dedim. Dediğim de oldu. Allah'tan iyileşmiş. Selçuk'un yerine Josico olsaydı Selçuk ve Hüseyin Colman'ın da az biraz desteğiyle Emre'yle ikisini çift kaşarlı yaparlardı. Selçuk İnan ve Hüseyin'e karşı eriyip bitiyorsan burada bir sorun var. Ve bu sorun ısırması az olan Selçuk Şahin değil. Isırması fazla olması gereken Emre. Alex Colman kadar destek verse Aragones kendisine tahammül ederdi ama Alex 65. dakikada dilini dışları çıkarırdı. Maçın özeti budur. Orta sahayı Trabzon eline aldı ve Fener'in topu kendi sahasına yığmasına izin vermedi. Sen de oturttun Semih'i 80 dakika ki topu ayağında kimse tutmasın ve bütün toplar geri gelsin. Düşünüyorum da Umut ve Gökhan Ünal'ın birisinin yerine Selçuk ve Hüseyin'in önünde oynayacak Tabata olsa ne olurdu?25 Ocak 2009 Pazar
Ay dont vant tu sii dı bek Ay vant tu sii dı front


24 Ocak 2009 Cumartesi
Solun Baskısı?

JC

23 Ocak 2009 Cuma
Bilmiyorum Öğrenmek İstiyorum 2

Kuru Tavuk Edebiyatı

22 Ocak 2009 Perşembe
Gına ve Arşavin Transferi
Bir zamanlar Anelka, Adriano olmadı Fazlı replikleri dolanıp dururdu Fener için. Hızlı koşan atın ve dilinde olanın şeklinde başlayan transfer söylentileri Bridge, Bellamy ve De Jonk'la devam etti. Bu 3 adama toplamda 35 m'ye yakın para saydı City. Büyük para. Hele devre arası için. Hem de bu devirde. Hayırlısı olsun. Bellamy Robinho'yu paspas yaparsa tadından yenmez o görüntüler. Herkes City'den bombalar beklerken aslında amaçları ile en fazla örtüşmeyen kulüp kıvamına gelen Arsenal galiba bombayı patlatıyor. Fabregas'ın da yokluğu Wenger'i hepten karanlık düşüncelere sevketmiş durumda ki Arşavin'i ısrarla istiyor. Açık açık bitirin işi demiş daha ne desin adam. Zaten Wenger hiçbir zaman istemiyorum demedi ki o paraya olmaz bu iş dedi. 12 ila 15 m. arası bir paraya bu iş bitecek herhalde. City'nin bol kepçelerinden daha anlamlı bir alışveriş olur. Tabi yukarıdaki meblağa bu iş biterse. Rosicky Mart'ta geliyor gelmesine ama ne fayda sağlayacağı tam bir muamma. Rosicky, Eduardo ve Walcott'un yoklukları bir yere kadardı ama özellikle gol yollarında EPL'de asist kralı olan bir adamın olmayışı kaptanımız gitti tüh tüh yakınmalarından daha önemli. Bu orta sahaya takviye lazım. Arşavin harici takviye lazım. Hatta bu orta sahanın problemi ne dersiniz ısıracak dişlerinin yeterince keskin ve sert olmaması deriz. Kanun Yapmak mı Uygulamak mı?
TFF Levent Bıçakçı başkanlığındaki 2005 yılının Temmuz ayında "Türkiye'de Futbol Algısı" isimli bir araştırma yaptırmıştı. 30 ilde 1223 kişiyle görüşüldü. Bu araştırmaya katılan 1223 kişinin %40'ının futbol deyince "şike ve şiddet" i hatırlıyor. Bir güruh vardır ve bu güruh sürekli yurtdışındaki uygulamalardan örnekler verir durur. Söylediklerinin özeti orada öyle burada neden böyleden başka birşey değildir. Ortaya ne somut bir şey koyarlar ne de yurtdışındaki başarılı bir sistemi revizyonlarla bize uyarlamayı düşünürler. Sadece örnek verirler. Bu örnek veren arkadaşlar Fenerbahçe Stadı'na doğru yürürken ellerindeki boş paketi yere atarlar ama Emirates'e yürürken çöp kovası ararlar. Yine bu ankete katılan arkadaşlarımızın %55'i medyayı inandırıcı bulmuyor. Siz buluyor musunuz diye ben size sorayım? Fener yensin de daha çok gazete satalım ya da Fener yenilsin de akşama "Haykıracak nefesim kalmasa bile" belgeseli patlatalım zihniyeti beyinleri kurcaladıkça...Bu ülkenin 28 Nisan 2004 tarihinde kabul edilen "Sporda Şiddet Kanunu"var. 33 maddelik ve "Bu kanunu bakanlar kurulu yürütür" diye biten bir kanundur. Bu kanunun 16. maddesi şöyle der 
21 Ocak 2009 Çarşamba
Beyazıt Kütüphanesinin Astımı Tetiklemesi Üzerine (Medya ve Sporda Şiddet)

19 Ocak 2009 Pazartesi
Biz Canımız Sıkıldıkça Bursa'yla Oynarız, Biz de Fener'le
Beşiktaş'la Bursa Fortis Kupas'ında aynı grupta olup 1-2 çıksaydı ve çeyrek finalde de birbirleriyle eşleşselerdi bu husumet yorgunluktan sona ererdi. Küfür etmekten ağızları yorulur, yahu biz artık dost olalım "bu kavga niye" derlerdi birbirlerine. Bu işe yarardı o zaman belki Fortis Kupası'nın formatı. Ligi ilk 4'te bitiren takımları kafadan ilk 20 takım arasına alıyorsun ve gruplara kalma başarısı gösterdiği için alkışlıyorsun. Lig'deki başarın kafadan gruplara kalarak kupada ilk 20 takımdan biri olmanla sınırlı kalmıyor. Oooo son 20'ye kalmışsınız ne kadar da başarılısınız denerek bir de 86'şar bin USD ödeme yapıyorlar size. Neden? Bir önceki sezon ligi ilk 4'te bitirmişsiniz. Gruplarda galibiyete 100 bin USD beraberliğe ise 50 bin USD veriliyor. UEFA nasıl UEFA Cup'taki bu saçma sistemi tarihe gömmüştür, TFF de bunu yanlış sistemi düzeltecektir. Ligi ilk 4 sırada bitiren takımların da inşallah birgün 1.turda Bafra Spor'la maç yaptığı günleri görürüz. Hadi 4'er gruptan 5'er takımlı sisteminizi anladık. Aynı gruptan 1-2 çıkan takımları neden birbirleriyle eşleştirirsiniz. Bereket Fener Antalya'ya gitmedi. Orada da Bursa ile oynasaydı bir sezonda 6 maç olacaktı. Süper Amatör hariç at bakalım birinci turdan itibaren torbaya. Koy o torbanın da içine Fener'i, Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı da. 1.tur, 2.tur, 3.tur, 4 turu bir görelim bakalım. 1. turda Cizre'ye, 2. turda Pursaklar'a, 3. turda Van Belediye'ye gitsin bakalım Fener. Kafadan gruplara gir, lig başarısından dolayı 86.000 USD'yi indir. Ne güzel Fortis Türkiye Kupası be.18 Ocak 2009 Pazar
Herşey bu kadar kolay olaydı
W. Bouma is not sale at any price diye diye 4-5 sene önce Bouma'yı Milan'dan Real Madrid'e 80 milyon Euro civarında bir paraya çakmıştım CM'de. Kaka gitmek istiyorsa kendi bileceği iştir aslonan Milan'dır. Eğer Araplar 130'u çıkarıp veriyorsa Kaka da I belong to Man City diyecekse ne yapacaksın? Oturursun konuşursun. Ben sana şunu yaparım dersin. Şöyle bir iyileştirme yapabilirim dersin. Ha gene olmuyorsa yapılacak bir şey yoktur. Teklifin City'den gelmesini Benjamin'in gücü olarak algılıyorsa Kaka ne yapacaksın? Böyle bir ortamda Milan taraftarının orayı burayı basmasını pek anlayamadığımı açıklamak isterim. Güle, güle...Kaka'nın gideceğini hala tahmin etmeyerek La Gazzetta Dello Sport'a geçelim. Adile Naşit o paraya öküz alırız diyordu Kibar Feyzo'ya ama para maalesef başlık parasına gitti. Gazete diyor ki; kardeşim 100 milyona 4 tane aslan gibi adam alırsın. Defansın göbeğinde geleceği belirsiz Nesta'nın yokluğunda Maldini ve Favalli diyorsun hala. Al sana Chelsea'den Alex. 10 milyon. Jankulovski'nin yerine de koy 15 milyona Clichy'i. Etti mi sana 25. Essien ve Adebayor'u da 35'e bağladın mı 100 lirayı toparladın. Üstüne de para kalır. O kadar da kolaydı sağdan soldan böyle adam almak. Bucket List
- Sarejevo Ljubavi Moja'yı ezbere söyleyerek Sarajevo- Zeljo maçını Saraybosna'da seyretmek
- Mourinho'nun basın toplantısına sızıp canlı yayında "bugün size ne güzel geçirdiler" tarzı bir soru sormak
ARTIK ÇOĞALTIN NE BİLEYİM BEN?
17 Ocak 2009 Cumartesi
Sheva'nın Forması ve ŞL Finali
Geçen gün "Biggins"in blogunda konu olmuştu sonunda buldum. Yukarıdaki bayrağı ben yaptırdım desem. Milano uçağından falan inmedi o bayrak. Bir büyüğümüz hasta derecesinde Milan taraftarıdır. Milan'ın İstanbul şubesi gibi. San Siro'da kombinesi vardır, Commandos Tigre ile iyi ilişkileri bulunur. Grubun üyesidir. Commandos Tigre maç için İstanbul'a geldiğinde herşeyleriyle yakinen ilgilenmişti. Konaklama dahil olmak üzere. Ha bayrağın parası da tabi ki bizim cebimizden çıkmadı. Biz bayrakçıya yaptırdık, devre arasında da fotoğrafladık. Sonra olanlar malum. Hem Liverpool'u destekle hem de Milan'lıların arasında maç seyret. Bilet bulduğuna şükret be adam derler adama. Zaten o gün bir avuçtular. Ricky'yi yani Commandos Tigre'nin liderini Sheva 4 çeker maçından önce FB TV'ye alıp röportaj yaptırmıştık. Çok mutlu olmuşlardı. Liverpool maçında Sheva'nın giydiği forma üst katta çerçeveli. O forma Türkiye'de. O günden beri de pek iflah olmadı hani.Bilmiyorum Öğrenmek İstiyorum

Hafta içi Juventus'un kupa maçını seyrederken aklıma geldi. O siyah Beyaz formaya sarı renkli "New Holland" reklamı ve formanın küçük yerlerine sıkıştırılmış fosforlu sarı ne kadar da yakışmış. Beşiktaş'ın bu sene kullandığı 3. renk gri. Fener ve Galatasaray'dan dolayı sarı olmaz da canlı bir kırmızı olur. Formanın %1'ini bile kaplamayacak şekilde. Neyse delikanlı adam renki takım tutmaz, tuttuğu takımın forması siyah beyazdan başka olmaza kadar gider bu muhabbet. Gelelim asıl konumuza. 



Gerçekten Beşiktaş taraftarının gözünde klasik forma hangisidir? Bence Sanlı Kaptan'ın hemen sol başta yer aldığı formalardır ama bilemiyorum. Ya da Fener'in sahiplendiği çubuklu bir forma ile neden Fener maçına çıkayım? Konuyla ilgili arkadaşlar bilgilendirirse sevinirim. Klasik forma var mıdır, varsa bu mudur, yoksa bir başkası mıdır?
Rekabet
Bu adres Fenerbahçe ve Galatasaray için nettir. İbrahim Altınsay hafta içi Mehmet Ayan'ın konuğu idi. Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarının özel olmasına değindi. O günler benim için farklıdır dedi. Bir Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarına göre de birbirleriyle oynadıkları maçlar ve Beşiktaş maçları farklıdır ama...Ama...İbrahim Altınsay'ın Fener-Galatasaray maçlarının önem derecesi puan durumuna göre değişebilirken bu değişim Fenerbahçe-Galatasay maçlarında pek hissedilmez. Beşiktaş'ın bundan rahatsızlığı var mıdır? Bence yoktur. Gelelim asıl konumuza. Yukardıaki fotoğraf Galatasaray'ın resmi web sitesinde. İlk Fener-Galatasaray maçından. Galatasaray'ın 2-0 kazandığı maç. Hem ilk maçtan bir kare olması önemli hem de Galatasaray'ın bu ilk maçı kazanarak web sitesine rekabete de vurgu yaparak taşıması. Adı üzerinde rekabet. Fenerbahçe'ye teşekkürlerini iletiyorlar. O sırada Fenerbahçe sitesinde ne var? Voleybol erkek takımının Avrupadaki başarısı ve Oğuz Savaş'ın haftanın MVP'si seçilmesi. Rekabetin 100. yılı. Şu saate kadar Fenerbahçe resmi web sitesinde herhangi bir şey yok. Olması gerekir miydi? Bence gerekirdi. Hem de gece yarısından sonra. 15 Ocak 2009 Perşembe
Şak Şak Şak
Oha falan olduğum filmdir. 74 yılında çekilen bu filmi çocukkene 80'lerin sonunda seyrettiydim. Çok iyi hatırlarım ki cumartesi öğlenden sonra idi. Pazar günü de Beşiktaş'ın maçı vardı. Param yok şak şak şak. Pulum yok şak şak şak melodilerinin üzerinden 24 saat geçmeden. Ali koy, Metin koy, Haydi bastır Kral Feyyaz sende koy. Ne Fener ne Cimbom bu sene de Beşiktaş'ım şampiyon tezahüratı çıkmıştı. Zaten film çok hoşuma gitmiş ooo. Yalnız benim dikkatimi çeken hep şu olmuştur. Zaten yazıyı yazmamızın asıl sebebi de odur. Filmde Kadir İnanır Fener'e transfer yapmış, tezahürat Beşiktaş tribünlerinden çıkmıştır. Pazar günü Fener'in maçı olsaydı bu tezahürat Fener tribünlerinden çıkar mıydı? Gene çıkmazdı. Edirne Köprüsü (Dayler Dayler)
Ne pankarttı be. Mustafa Kemal Atatürk'ün de sevdiği türkülerdendir. "Mı" takısı ayrı yazılmamış ama olsun. Edirne'den gelirken ne pankart yazalım diye düşünsen daha anlamlısı olur muydu acaba? Bahadır diye bir arkadaş yazdırıyordu bu pankartı galiba. Yanılıyor da olabilirim. "Dayler dayler" diye başlayınca tüylerim diken diken olur. Ayırdılar 5 kardeşten derken gözlerim dolar. "Estergon Kalesi"nden daha az mesaj kaygısı taşıyor bari. Edirne'den lise yıllarında kaçıp geldiğimiz Legia maçından beri hatırlarım bu pankartı. Beşiktaşlı bir arkadaşımıza yol arkadaşlığı yapmıştık. O kadar eski mi gerçekten bu pankart?Türk Sanayisi & Kaka & Hidromek Hidrolik
City'nin Arapları Kaka'ya yıllık 15 m Euro Milan'a da 120 m Euro veriyor. Eğer Kaka'nın gönlü olsa ve biraz kıpırdasa bu rakam 130 da olur yıllık 17,5 da. Ekonomist değilim. Ama bir ülkenin Turkcell'le değil bilgi üretip satan Nokia ile malı götürdüğünü biliyorum. Bir ülkenin ürettiği katma değer kadar daha doğrusu sanayisi kadar konuşması gerektiğini de biliyorum. Ve Dünyada cirosal büyüklükte 16. sırada olan Türk sanayisinin aslında montaj sanayisi olduğunu da biliyorum. Yani nihai ürün operasyon sanayisi. Makineyi Almanya'dan al, hammaddeni oradan buradan getirt -ki plastik sanayisi olarak bakarsak PETKİM bu ülkenin sadece %20'sine yetiyor- sonra da hammaddeyi kalıba ver mal aşağıdan çıksın. Sana makineyi çakan Alman'ın mı karı acaba daha fazladır yoksa senin ürettiğin ürünün mü? Bilginin üretildiği yerde yokuz, nihai ürün sanayisiyiz. Dolayısıyla da %3'lere 5'lere çalışmaya mahkumuz. Kaymağı elin adamı yer biz piramidin en altında Dünyanın 10. büyük sanayisi olmak için çabalarız. Kaldı ki PETKİM'i de özelleştirmişiz elin adamına vermişsiz, bilmem anlatabildim mi?
Neyse bu kısa ve can sıkıcı girizgahtan sonra gelelim asıl konumuza. İstanbul Sanayi Odası her seninin Temmuz ayında Türkiye'nin 500 büyük sanayi firmasını açıklar. Aradan 1 ay geçtikten sonra da 2. 500 büyük sanayi kuruluşu açıklanır. Mesela bu senenin Temmuz ayında 2008'in verileri açıklanacak. Araplar'ın Kaka'ya verdiği 252 milyon YTL aslında şu demek. Bu ülkenin 2007 yılı rakamlarına göre 186. büyük sanayi firması Ankara'lı Hidromek-Hidrolik Ltd. Şti. 2007 yılı cirosu 252.456.490 TL. 2. 500 büyük firmanın en tepesinde Graniser Granit 96 milyon TL ile oturuyor. Kaybolan futbola mı yanarsın, Türk Sanayisinin durumuna mı yanarsın...Mal üretme Kaka üret diyeceğim Türk Sanayisine ayıp olacak. Kalıpları iyi galiba Kaka'nın. Ha buarada bu rakamlar 2007'nin. Temmuz gelse de bir de 2008'in rakamlarını görsek. Belki o zaman bu ülkenin 150. büyük sanayi firmasının yıllık cirosu bir Kaka eder. 14 Ocak 2009 Çarşamba
Suat Karaliç & Fatih Terim
Suat Karaliç'i herkes 84 yılında oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçından hatırlar. 1 sezon Fener'de oynayan libero Karaliç 1 gol atmıştır, o da Galatasaray'a. Ve frikikten. Galiba diğer yabancı Repçiç'ti. Maçtan sonra Fatih Terim'in Karaliç'i tokatlaması maçın hatırlarda kalmasının bir diğer sebebidir. Fener-Galatasaray maçının olduğu 8 Nisan 84 günü Lüleburgaz'da Edirne'nin maçı vardır. Smayıl sakat. O zamanlar Sarıyer'de değil Edirne Spor'da.Halil İbrahim ile dayımların muhasebe dükkanına gelirler. Oradan da dayım, Levent Dayım, Smayıl ve Halil İbrahim Burgaz'a Edirne'nin maçına giderler. Yolda fikir değişir. Ne yapacağız biz Burgaz maçında yürüyün Fener maçına gidelim. Tokat olayını birebir yaşayan ekiptir kendileri. Daha sonra Karaliç'in yolu Edirne Spor'a düşer. Smayil'li, GS'li Muhammed'li, Karaliç'li, Arda'lı Edirne Spor. Zaten bir de 90'ların ortasında Selim'li, Hakan Keleş'li, Nurullah Sağlam'lı kadro var başka da yok. Bir maçtan sonra Edirne'de park gibi bir yerde oturmuşlar muhabbet ediyorlar. Levent Dayım "ya Suat sana bir şey soracağım" demiş. Fatih Terim'in Osmanlı Tokat'ının hatırlatmış Karaliç'e. Karaliç demiş ki "yahu o akşam ben neredeydim biliyor musunuz? Taksim'deki Etap Oteli'nde (ismini yanlış hatırlıyor olabilirim) Fatih Terim'le oturduk saatlerce muhabbet ettik. Orada oldu ve bitti. Taraftar yaygarayı koparttı, tribünler karıştı, saha karıştı ama oldu ve bitti. Bitti, gitti. 500. Yazı Anısına (Trakya Hikayeleri)

Neyse...Aradan 10 gün geçti İngilizce dersindeyiz. En arkada 6-7 kişi oturuyoruz. İngilizceci derse geldi ve kafadan bize bakarak kalkın ayağa dedi. Bilemiyorum ki ne b..yedik. Adam disiplin kurulunda olduğu için konunun tuvalatlerin kabile gibi olmasına gelmesini bekliyoruz. Biri paketi sıkıştıyor masa altına. Ulan dedi "hadi hepiniz "zoo"ya gidemediniz. Hem kopya çekiyorsunuz hem de yutturmaya çalışıyorsunuz. Hepiniz "zoo"ya gitseniz sorun olmayacak ama biriniz 300, biriniz 500 biriniz 600'a gitmişsiniz." Benim arkamdaki Cino kopya çekmesi belli olmasın diye 200'ü yani zoo'yu 300 yazmış. Son iki rakamı da değiştirmiyor ki doğru da güme gitmesin. Arkasındaki Çukurköy'lüye demiş ki bana bak ben 300 yazıyorum sakın 300 yazma. Ne yazayım? 400 yaz. 500,600,700,800. Masanın altına girmişim, gözümden yaşlar akıyor gülmekten. Bereket önümde birileri var ki soteleniyoruz. Sen git "I go to 500" yaz. 500. post da böyle olsun.
13 Ocak 2009 Salı
Sabah & Fotomaç
Sabah gazetesi. Gazetenin Dinç Bilgin'den TMSF'ye oradan da 1,1 milyar dolara "bizim Çalık"a satılmasıyla ilgili yazılacaklar beni aşar. Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazeteleri spor sayfalarında gözlemlediğim bir durumu sizlere aktarmak istiyorum. Konu ne Ercan Saatçi'nin Hürriyet'te yazmasının dayanılmaz ağırlığı ne de Milliyet'in Uğur Meleke, Rıdvan Dilmen ve Demirkol'u bir potada buluşturması. Konu şu. Çalık Grubu'nun spor gazetesi Fotomaç, Doğan Grubu'nun ise Fanatik. Fotomaç gazetesi bu blogda da sıkça değindiğimiz üzere masa başı haberleri yaratmada oldukça başarılı. Fanatik eline su dökemez Fotomaç'ın. Fotomaç da Fanatik'ten daha fazla satar ya neyse. Sabah Grubu kardeş Fotomaç'ın haberlerini hem internet sayfalarına hem de sayfalarına sıkça taşırken Hürriyet ve Milliyet çok daha temkinli davranıyor. Bu arada bu yazı son 3-5 günlük periyod dikkate alınarak yazılmamaktadır onu da bilmenizi isterim. Bu süreç son zamanlarda düzelme eğilimindedir. Ama yine de Hürriyet ve Milliyet'i çok taktir ettiğimizden değil. Sabah gazetesinin spor sayfalarının Fotomaç'tan tek farkı köşe yazarları olacaksa ne anladım ben bu işten. Daha bağımsız, daha sorgulanan haberlerin Sabah'ta olması gazete için daha iyidir diye düşünüyorum? Sabah'ta atılan "Ersun Yanal açıklama yaparken Anlayanal, Tokat maçı sonrası Kanaatkar Fener" manşetleri ile Fotomaç'ta Fatih Tekke'nin Beşiktaş'a transferi ile ilgili kullanılan "Tekkelimeyle Kartal" benzer etkinin gazete sayfalarına yansımasıdır. Dikkate mi alırlar, içlerinden küfürü mü basarlar bilemem. Bir yönetici müşterinin şikayetini dinlemiş ve şunu demiş "Bana, benim ürünümü kullanmak için bir şans daha verdiğin için size teşekkür ederim". Şikayetlerin sadece %6'sının dillendirildiği dikkate alınırsa...Matematiğim zayıftır. 12 Ocak 2009 Pazartesi
Yine Yeniden Fotomaç

Sınavlar projeler derken sıyırdık kafayı iyice. Gece gece projeyle uğraşırken saat ikiye yaklaştığı zaman direk giriyorum Fotomaç' ın sitesine, güncelliyorlar 2 civarı. Okumadan olmuyor bombaları. Top#5 yazmıştık zamanında, bi tane daha hazırlasam düşünmeden koyarım bu haberi. Senna demiş ki;
F.Bahçe'nin eski gözağrısı Senna'da sürpriz gelişmeler yaşandı. Villarreal'in gözden çıkardığı yıldız futbolcu, teknik direktör Aragones'i arayarak, "Burada benim için işler pek iyi gitmiyor. Eğer beni hâlâ istiyorsan gelmeye hazırım"
Hadi buraya kadar olan kısma tamam diyelim, bildiğimiz Fotomaç istihbarat servisi konuşma ele geçirme departmanı. Devamı ise yaratıcılığı bir adım ileriye taşımış;
Çok şaşıran Aragones, "Bu
konuşmadan kimseye bahsetme. Seni arayacağım, benden haber bekle" yanıtı verdi.
Şimdi ya Senna kaypak adam ağzında bakla ıslanmıyor, ya da Fotomaç' ın yeni yatırımı insansız uçaklar. Gizlice sokulup tepeden kameraya çekip ses falan kaydediyorlar. Ben çözemedim bu işi. Akıl mantık biraz yahu..
11 Ocak 2009 Pazar
Allah Aşkına Ömer Abi (Slow)
S: Gole ne diyorsunuz?
Alin Taşçıyan, Recep İvedik, Gora, Arog, Galatasaray ve Diğerleri

Allegri Affet Beni
Mourinho Inter'in başına geçtiğinden beri Serie A'yı izlemem için bir neden oldu. Özellikle Inter maçlarının takip etmeye çalışıyorum. Ekran başına da "bi Cagliari geçirse" diye oturdum. Her Inter maçının başına da bu şekilde oturuyorum. O oturuşlarımızı genelde Zlatan şapkadan tavşan çıkartarak bozuyor. Extra Maicon da destek veriyor buna. Gol gelinceye kadar maç Güntekin'le benim aramda gitti geldi. Allegri'ye "habire giydiriyordum". Güntekin'in en hakim olduğu lig Serie A. İtalyan Lisesi'nin bunda büyük etkisi var. Cagliari'nin takım savunmasını regular bir İtalyan takımı gibi nasıl başarıyla yaptığını anlatıyor. Doğruları söylüyor. Güntekin dedikçe de ben "iyi de Allegri kardeşim, insanın aklının ucunda bir kırıntı da olsa hücum olmaz mı diyorum". İçimden ekliyorum. "Elinde Aquafresca gibi bir tabanca var. Biraz orta sahayı itsene adamın ayağı topa değsin, bu adam zaten Inter'in topçusu. İyiden iyiye forvet arayan Inter'e hırs yapmıştır.". Ekliyorum "zaten deplasmanda şimdiye kadar tek galibiyetin var o da Torino'ya" Ekliyorum " sorun takımın güç sorununda değil senin zihniyetinde" Ekliyorum "Mourinho'ya bir kapak yapsananın etkisi var bunda çaktırmıyorum". Demeye kalmadı Walter Samuel sineklendi ve Aquafresca golü yapıştırdı. Maç başına 1 golü olan Cagliari golü buldu. Sonra da Zlatan'ın golü gelinceye kadar Biondini efendinin saçma sağan sağ ayak içi hesaplamasından solayı 1 puana razı oldular. Geleceğim yer şurasıdır. Allegri'den özür dilerim. Aquafresca'nın golünden dolayı değil golden sonra Mancini, Zlatan, Quaresma, Crespo'lu kadroyu görüp gereksiz bir yaslanma psikozuna girmeyip pozisyonlar arayıp bulduğu için. Mourinho'nun takımı yine çökemedi. Sevemedim gitti şu takımı.






